Soykırımcı şarlatan uzmanlara teşvik, tarafsız bilim adamlarına ise yıldırma

A -
A +

Holdwater'in, bundan önceki yazımda söz ettiğim 'Soykırımcıların saldırısı ve buna gösterilmesi gereken tepki' adlı yayınında dediği gibi; 'Şarlatan' sıfatı, herhalde, uzmanlık gerektiren bir alanda uzman olmayan ve fakat 'Uzman' geçinen kişiler için kullanılır. İşte soykırımcı bilim adamları da genellikle 'Tarih' dışındaki çeşitli bilim kollarından gelirler. Örneğin: Taner Akçam, Fatma Müge Göcek ve Vahan Badriyan da 'Sosyoloji', Ronald Suny ile Robert Nelson 'Siyaset Bilimi', İsrael Chramy 'Psikoloji', Roger Smith 'Yönetim' Christopher Simpson 'İletişim' uzmanıdır. Oysa bu kişiler tarih uzmanı geçinirken, gerçek ve dürüst bir tarihçinin tarafsızlığını göstermezler. Fakat hiç şüphe yok ki bu ifade Richard Hovannisyan gibi uzmanlık alanı tarih olanların muhakkak dürüst davranacağı anlamına da gelmez, sadece özel bir amaca ulaşmak için, tarafsızlık kurallarını çiğneyenleri kapsar. Bu şarlatanların, tarafsız bilim adamı ile yazarları tartışmalardan uzaklaştırmak için, aileleri ile birlikte devamlı rahatsız ve tehdit ettiğini, California'nın Los Angeles şehrindeki UCLA Üniversitesinde Ermeni Prof. Hovannisyan'ın, Ermenilerin yaşadığı acı olayların soykırım olmadığı tezini savunduğu için, çalışma arkadaşı tarihçi Prof. Stanford Show'u 'Cani' ilan ederek, Ermeni öğrencileri tahrik ettiğini ve onu üniversiteden istifaya zorlayarak 1977'de evinin bombalandığını, dünyaca ünlü tarihci Prof. Justin McCarthy'nin açılan bir kampanya ile çalıştığı üniversiteden atılmasının amaçlandığını dünyaca ünlü ve saygın tarih profesörü eski ve değerli dostum Bernard Lewis'in, hakkında açılan saçma davalar ile uğraşmak zorunda bırakıldığını görüyoruz. Ermenilerin en popüler silahı ise, tarafsız bilim adamlarına 'Çamur Atma Kampanyası'dır. İsrael Charmy, 1985 Bildirisini imzalayan 69 bilim adamını hedef alarak, çoğunun ABD çapında ün yapmış bilim adamları olması sonucu 'resmi bir bilirkişi raporu' halini alan bu belgede, 69 bilim adamı arasında sadece birkaçının Türkiye'de iki özel kuruluştan burs aldıkları için, bütün bu bilim adamlarını Türklere minnet ile bağlı, Türk Devletinin ajanı gibi göstermeye kalkışırken, 'Karalama Kampanyası'nın devam ettiğini Amerikan Ermeni Asamblesinin, soykırım yalanına karşı çıktığı için, Amerikalı hakim Samuel Weems'i 'Suçlu' olarak karalarken, soykırımcı Peter Balakian ile arkadaşlarının tarihçi Prof. Heath Lowry aleyhinde iftira kampanyası açarak, Lowry'i fikir beyan etmekten üniversitede men ettirdiğini ve bütün bu kampanyaların sonucu Ermeni Soykırımı iddialarının aksini savunabilecek nitelikli uzmanların bulunmasının güçleştiğini Holdwater'den öğreniyoruz. Bütün bu olanlara Türkler nasıl tepki gösterdi? Holdwater'e göre durum günümüzde Türklerin 'Nefret' ve 'Bilgi' silahından yoksun olduğunu gösteriyor. Nefret silanına sahip olmamaları dünyayı mutlu etmelidir. Fakat Bilgi Silahı'na sahip olmadıkları için Türkler üzülmelidir. Nitekim, Türk dostu hakim Samuel Weems'in '... ve haklarında bu iddialar yapılırken Türkler nerede?' adlı bir makalesi vardır. Türk miletinin güzel özelliklerinden biri çamur atanların seviyesine inmemek olsa bile ellerini kirletmemek gururunu göstermek her zaman etkili bir yöntem değildir. Türklerin sessiz kalmasının bir sebebi de 'Nemelazımcılık ve tembelliktir'; yüzeysel bilgiye sahip olanlar giriştikleri tartışmalarda yetersiz kaldıklarını fark edip susuyorlar. Ermeni iddilarına karşı ses yükseltmeye caraset eden 1. kuşak nadir Türkler ise lisan yetenekleri genellikle 'Yetersiz' olduğu için, Amerika'da yetişmiş 5. kuşak Ermenilerin karşısında cılız kalıyorlar. Bundan sonraki yazım: "1915-16 Olayları niçin "Soykırım" değildir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.