Beşiktaş tribünlerinin yukarıdaki başlık notasında yere göğe sığdıramadığı, başkanından menajerine, teknik direktöründen antrenörüne kadar büyük yıldız aldatmacasıyla kendini oyaladığı Bobo, dün akşam Beşiktaş'ın çanına ot tıkadı. Yazının girişini bir futbolcunun üzerine kurmak pek adetim olmamıştı ama, Bobo'nun peş peşe goller attığı günlerde bile, yanından geçenlerin rüzgârı, nefesi veya öksürüğü ile hemen top teslim eden bir boş oyuncu olduğunu yazıp söylemişim. Sadece derin alan bulduğunda bir şeyler yapabilen bu tip oyuncular artık günümüz futbolunun hiç akla gelmeyen tipleridirler. Ertuğrul Hoca, ön libero sıkıntısı üzerine bu Bobo'ya ihtiyaç duymalı mıydı? Bence Aydın gibi, üstelik kendini de kanıtlamış bir genç dururken, daha önce de sözünü ettiğim Beşiktaş'ın iyi işleyen orta alandan ileriye uzanan formasyonunu bozmamalıydı. Bu Bobo, bir de sağ kroşe ile hakeme yakanınca icraatını (!) tamamladı. Avcı'nın takımı ise tek uç adamıyla oynama doğrusundaydı ama, hem Necati, hem İlyas, hem de İbrahim Akın'ın bulunduğu orta sahada, oyunun savunma yönüne ne artabilirdi ki. Beşiktaş, 10 kişi ile liderliği kaçırmamak adına müthiş bir özveri gösterisi yaparken, bunda Belediyespor'un yukarıdaki yanlış oyuncu seçiminin de rolü vardı. Tabii Rüştü'yü de devrede kaybetmiş bir Beşiktaş'ta, Bobo'yu uzun uzun yazdık ama, ilk 15 dakika sonra nerede olduğunu göremediğimiz, takımı 9 kişi bırakan, Belediyespor'un hediyesini golle sonuçlanan Holosko'ya az bölüm kaldığı için galiba ayıp ettik. Finale doğru Beşiktaş'ta liderliği kaybetmiş olmanın çöküntüsü her blokta kendini sergilerken, Belediye'nin son bölümde koşan, basan oyunculara dönüşü de bence Beşiktaş'ın şampiyonluk şansına nokta koyan golü de getirdi. Pardon unutmayalım; Zico ile "Kim daha şanslı" yarışının bir numaralı adaylarından Ertuğrul Hoca, dün akşam bu yarışta da 1-0 yenik duruma düştü. >> BENİM YILDIZIM Beşiktaş'ta hiç de tarzı olmamasına rağmen iki yönüyle oynayan ve hem Holosko, hem Bobo hem de Delgado'nun işlerini yapan Nobre, maçın yıldızıydı.