Bu derbinin benim ölçülerime göre düdük çalmadan favorisi pek yoktu ama top oyuna girdikten bir 10 dakika geçtikten sonra her zaman olduğu gibi favorinin banko Fenerbahçe olduğuna kanaat getirdim. Neden mi? Fenerbahçe, topa sahip olduğunda kim olursa olsun mutlaka beraber oynayabileceği ortalama en az 2-3 oyuncu sahada bulabiliyordu. Yani pas trafiğiyle rakip takımın sahasına kolaylıkla geçebiliyordu. Bunlar olurken de Galatasaray'ın orta alanı birazcık Taylan hariç, hiçbir şekilde bu oyun planına arıza getiremediler. Şayet Fenerbahçe'de ön tarafta kolay adam geçebilen oyuncu zenginliği olsaydı skor tabelasını değiştiren arkadaş bir hayli terlerdi dün akşam.
Muslera ile paslaşma!
Peki Galatasaray ne yaptı? Kim ayağına topu aldıysa kafasını kaldırdığında rakip sahaya birlikte yerleşebileceği tek bir oyuncu göremeyince Muslera ile stoperleri arasında geriye pas trafiğini zenginleştirmek zorunda kaldı. Galatasaray'ın bu kadrosu benim notlarımı yazdırmaya başladığım 84'üncü dakikaya kadar hâla Babel ile oynuyordu.
Koca oyunda sadece ilk yarı biterken yaptığı bir aksiyonda "Babel burada" diyebilen bu emekliye bazı eski yorumcu ağabeylerimizin teknik adamı Torrent sadece 'seyircilik' yaptı. Fatih Hoca'nın döneminde çuvalla paraya alınan Rumenlerin hâli mi? Söylemeye lüzum yok zaten durumları malum.
En iyi hakem kararı
Yani Fenerbahçe takımı, beraber oynamaya özen gösteren bu konuda da rakibinden hiçbir engel görmeyen ev sahibi olarak maçı da cebe indirdi. Derbinin hakemi (Atilla Karaoğlan) Rossi ile Marcao arasında ilk yarının sonlarına doğru gelişen mesaide bana göre son dönemlerin en iyi hakem kararını (G.Saray lehine faul, Marcao'ya ise rakibin suratına gelen hareketinden dolayı sarı kart) verdi. Bu arada Fenerbahçe'de Mert Hakan'ın İrfan Can'ın da zaman zaman iştirakiyle kendisine sürekli itirazda bulunmasına bence çok kart göstermeliydi ama böyle bir derbi için sanırım yine de iyi not alacaktır.
MAÇIN ADAMI: Miha Zajc