Maçın tabelasında değişiklik olması sanki daha 10. dakikadan itibaren mümkün görünmüyordu. Ama futbol bu işte! Bir dokunuş her şeyi değiştiriyor...
Galatasaray'ın yedek teknik direktörle Gaziantep'e getirdiği takım, yabancı kontenjanı sebebiyle sadece Telles-Sabri değişikliğine uğramıştı. Ev sahibi Gaziantepspor ise malum kadrolarında birini sahaya sürerken İbrahim Akın'ı sonraya saklamıştı.
Peki, bu oluşumlar sahaya nasıl bir fotoğraf oturttu? Hemen şunu en başında vurgulayayım; takım olarak sahaya daha iyi yerleşen, pas alış verişlerini genelde akılcı kullanan, hangi oyuncusu topa sahipse geri kalanlar içinden -belki tamamı değil ama- ortalama üç oyuncusunun hareketlenerek top almaya çalışan takım Gaziantep'ti. Peki, Galatasaray ne yaptı derseniz, top hangi oyuncunun ayağında ise takımın diğer elemanları 'Bakalım ne yapacak' diye hareketsiz biçimde, genelde de rakiplerinin kelepçesinde oyunu seyretti. Yani, topun arkasına da iyi yerleşen Gaziantep'in bu doğrusunu yerinde sapasağlam bıraktılar. Ama biraz önce belirttiğim gibi Gaziantep'in top alış verişlerinde Galatasaray'ın özellikle sol tarafı hatta ortası bile arızalar gösterdi. Muslera'nın kalesine yönelmiş çok tehlikeli üç topa skor tabelasında değişiklik yasaklayışı, bence Hamza kardeşimin kucağına giden Galatasaray'ın sanki en sağlam yeriydi. Tabii bir de doğru hamlelerle özellikle derin sahalara kaçan topa yerinde hamleler yapan Chedjou'yu da ekleyelim.
Bu arada Gaziantepspor takımında sezon başından beri izlediğim oyunlarda Mustafa denen bu kardeşimizin az olan eksikleri giderildiği takdirde alıcısının çok olabileceğini de belirtmek isterim.
Galatasaray, önce Burak'la, sonra Burak-Umut'la, en sonunda da Olcan'la sözüm ona sayıda artış yaptığı ileri ucunun, orta sahasıyla çok uzak oynayışı nedeniyle de pozisyon sıkıntısı çekti. Maçın tabelasında değişiklik olması sanki daha 10. dakikadan itibaren mümkün görünmüyordu. Ama futbol bu işte! Top dört köşe olsa bu maçın yukarıda da değindiğim gibi golsüz bitmesi çok normaldi. Ama Gaziantep'in hem kaleci hatası, hem de Umut'un katkısıyla karambolden arka direğe doğru fırlayan topa Burak'ın attığı kafa, maçı Galatasaray'a getirdi. Ama hemen şunu belirteyim, Hamza kardeşimizin elinde ne bir Bilal, ne de bir Gekas olacaktır. Hatta hatta, ben Merter'le Güray'ı da sayıvereyim...