Yiyen yer, yemeyen...

A -
A +
Fenerbahçe'nin bazı yöneticileri malum elim olaydan sonra yaptıkları basın toplantısında, "Futbol oynamayı düşünmeyebiliriz" gibilerinden bir cümlecik kullanmışlardı. Fakat heyhat ki, bu cümleyi kullanmadan önce Yüksek Divan Kurulu'na danışmamışlardı. Sonra danıştılar ve içinde çok ama çok irdelenmesi gereken cümleler bulunan bir açıklama daha yaparak, Yüksek Divan Kurulu'nun önerisi üzerine sahada kalmaya devam kararı verdikleri bildirdiler. Yani, Vefa Bey ve ekibi "Oynamayın" deseydi, Fenerbahçe sahaya çıkmayacaktı. Ben de yedim! Neyse, yiyenlere afiyet olsun! 
Bu arada vahim olayla ilgili dikkat çekici gelişmeler varmış. Ankara'dan 50 kişilik özel ekip gelmişmiş... Şoföre profesyonelce ateş edilmişmiş. Hadi yahu! Hüsnükuruntunuz böyle diyor... Acaba o profesyonel lastiklere ateş etseydi ne olurdu, ya da yan camlara, düşünmek bile istemem... Bulunan silah da kullanılan silah değilmiş... Neyse, failler enselenmek (!) üzere...
Demba Ba'nın doğrusu!
Geçtiğimiz günlerde Demba Ba'nın son maçtan önce Bilic'e gidip, "Çok yorgunum, hiç halim yok, beni oynatma" dediği şeklinde haberler çıktı. Ne Bilic, ne de oyuncu bu haberleri yalanladı. Buradan bakarsak Demba Ba haklı çıktı. Ama elinde onca stoper varken, Necip'le oynayan hoca bu yakınmayı duymamıştır bile... 
Melo'ya sorun; neden?
G.Saray'ın bence olmazsa olmazı Melo, Türkiye'ye elinde valizle onca mücevher taşıyan bir Portekizlinin yakalanması sonucu ifadeye çağırılmış. Çünkü çantada Melo'ya ait ziynet eşyası olduğunu ifade etmiş Portekizli... Sorum şu; Melo, bizim ülkede hiç mi kuyumcu görmedi? Aklıma Didi'nin tercümanlığı yapan Berç geldi... Hep anlatırdı; Angola-Lizbon-Rio hattını... Bu kadar...
İşte Türk futbolu!
Liglerin bir hafta öteye itilmesine ben karşı çıkmıştım. Çünkü o vahim olay sıcak kalacaktı. Neyse, başka gelişmeler de vardı bizim futbolda... Artık bir vakayı adiye olan, "Ekrandan takıma, takımdan ekrana taşınma" olayında bir yeni tiyatro daha sahneye kondu. NTV'den Önder Özen, Kasımpaşa'nın başına getirildi. Hani şu yönetimindeki zenginlerin Üç büyüklerin toplam borçlarını bile bir kalemde silecek maddi güce sahip kulübün onca kariyerli futbolcusunun başına geldi Önder Özen... Önder Hocanın kariyeri mi? Kısa bir süre Fenerbahçe altyapısı, üç ay Hacettepe teknik adamlığı... Isaksson, Scarione, Babel, Donk ve daha nice kariyerlilere tam isabet! Neyse ki, Viudez gitti. Pardon; önemli olan kompakt olmak! 
Acaba genel kurul olsa mı?
Galatasaray'ın genel kurulu Mayıs'ın sonlarında... Duygun Başkan aday olmayacağını zaten çoktan açıklamıştı. Ünal Aysal da yokum dedi... Adnan Bey'de idi kulaklar. O da geçen gün "Olmayacağım" dedi. Kala kala Dursun Bey kaldı. Acaba diyorum, Galatasaray'da da kongreler çok ama çok önceden mi ayarlanmaya başladı?
Bu ne biçim habercilik?
Alex İstanbul'a geldi... Yer yerinden oynadı. Büyük bir kalabalık havalimanında karşıladı. Alex'in hayatını içeren bir film için çekimler yapılacakmış. Tamam ve güzel... Ama onca televizyonum, onca gazetem Alex'i havalimanında kimlerin karşıladığını niye söylemez ve yazmaz? Şimdi önemli olan ne biliyor musunuz? Alex'in hayatı çekilirken, Fenerbahçe Spor Kulübü'nün her santimetre karesinde dolaşmak gerekmez mi? Sizce olur mu? Bendeniz, Eric Cantona'nın hazırladığı "Dünya sporundaki önemli derbi rekabetleri" dizisinde Fenerbahçe-Galatasaray derbisinin hazırlanmasında katkıda bulunmuştum. Pardon; Galatasaray tarafı tamam da, Fenerbahçe'de Sosyal Tesislerine bile iki ünlü Fransız senaryo ve çekim ustası alınmamışlardı.  
Kadın Voleybola Fener damgası!
Fenerbahçe Kadın Voleybol Takımı Süper Kupa final oyunlarında önce son Avrupa Şampiyonu Eczacıbaşı'nı, sonra da finalde yenilmez armada olarak ün yapan VakıfBank'ı devirdi. Hem de siyahi oyuncusu yokken... Bence şimdiden yılın takımı olmuşlardır... Tabii ki, ta en başından beri yazıp söylediğim üzere, bir numaralı favorim Erkek Basketbol Takımı Eurolig'i kazanana kadar... 
Dumanlı yanlış adrese gitmiş!
Sabah'ın internet sitesinde okuttular. Ekrem Dumanlı Bey, Cihan Oskay'a demiş ki, "Sen şikeleri açıkla, sonra gel sana bizim gazetede köşe vereyim..." Amma yaptın Ekrem Bey; bana gel ben sana Cihan Oskay'ın kendi el yazısı ile telefon numarası, yer, mekan belirten şike ve teşvik itiraflarını vereyim. Köşe mi? Ondan bende çok var, sağ ol! Üstelik, gazetenizden iki defa büyük ücretle teklif edildi de, ben Türkiye'de yazmayı yeğledim. Sadık Söztutan kardeşim iyi bilir...





UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.