BIRAKIN ÇOCUĞUNUZ SEVDİĞİ SPORA YÖNELSİN!

A -
A +
BIRAKIN ÇOCUĞUNUZ SEVDİĞİ SPORA YÖNELSİN!

İŞTE SİZE İPUÇLARI Yaz tatili yaklaşınca aileler hemen çocukları için spor okulu arayışına girer. Peki, doğru spor okulu ve doğru aktiviteler için neler yapılmalı. İşte size bazı ipuçları. TEŞVİK EDİN AMA ZORLAMAYIN Bazı çocuklar, spor aktivitelerine katılmaktan çekinir. Hata yapmaktan, başarısız olmaktan korkarlar. Çocuklarımızı teşvik edelim ama zorlamayalım > Tamer Maden Kış aylarının bitişi, ilkbaharın gelişiyle insanlarımızı bir spor merakıdır alır gider. Bütün bir yıl alınan kiloların atılması, hantallaşan bedene zindelik kazandırma telaşı spor salonlarının ve yürüyüş parkurlarının hareketlenmesine sebep olur. Asıl önemlisi de çocuklar için spor okulları arayışı içine girilir. Peki, doğru spor okulu ve doğru aktiviteler için neler yapmalıyız? Hemen hemen bütün aileler çocuklarının gelişim dönemlerinde ne şekilde olursa olsun, ne kadar erken başlarsa o kadar iyi olur, düşüncesiyle çocuklarının spor yapmalarını ister. Aileler, çocuklara hangi sporun faydalı olacağı konusunda endişe duyarlar. "Hangi spor çocuğum için yararlıdır?", "Hangi spora, kaç yaşında başlamak uygundur?" gibi birçok soru ailelerin merak ettiği konulardandır. Fakat burada göz önünde bulundurulması gereken en önemli nokta, ailelerin istek ve ilgilerinden çok, çocukların ilgi ve istekleridir. Önemli olan çocukların yapmaktan hoşlanacakları, yaparken eğlenecekleri ve hareket edebilecekleri bir aktivite bulmaktır. AİLELER NELER YAPABİLİR Aileler öncelikle, çocuğun yaparken başarılı olduğu aktiviteler üzerine yoğunlaşmalı. Çocuğu ödüllendirmek, teşvik etmek, ona cesaret vermek ve yeni aktiviteleri keşfetmesi için ona imkânlar tanımalı. Çocuklar, aile bireylerini kendine model olarak aldıklarından imkân buldukça çocuklarla aktivite yapmaya çaba sarf etmelidir. Bazı aileler bu aktiviteler boyunca çocuklarının diğerlerine göre hep daha iyi, daha başarılı olmasını ister. Bu çalışmaların aslı gayesi çocukların paylaşmayı öğrenme, arkadaş edinme ve kendine güven kazanmalarıdır. Ancak bunlar göz ardı edilerek diğer çocuklarla kıyaslanması ön plana alınmaktadır. Bunun neticesinde ailelerin hırslı olmaları, yapabileceğinden daha fazla şey beklemeleri, hayal kırıklıklarını sözler ve mimiklerle yansıtmaları çocukların kendini değersiz hissetmesine, diğer arkadaşlarına düşmanlık duyguları geliştirmesine sebep olmaktadır. SAKIN ZORLAMAYIN Eğer çocuklarınız bir aktiviteye dâhil olmak istemiyor veya hazır görünmüyorsa, yapılabilecek en iyi yöntem onları kesinlikle zorlamamaktır. Çocukların gelişim ve algılama yaşı, birbirlerine göre farklılık göstermektedir. Unutmayalım ki, çocuğunuzun kabiliyetleri de bir gün ortaya çıkacaktır. Kendinde bulunan bu kabiliyetleri kendi dünyası içinde kazanmasına izin verin. Evet bazı çocuklar, spor aktivitelerine katılmaktan çekinirler. Hata yapmaktan, başarısız olmaktan, akranlarına karşı mahcup olmaktan korkarlar. Çocuklarımızı teşvik edelim, destekleyelim ama asla zorlamayalım. Kendini daha rahat hissettiği zaman tekrar onu bu tür aktiviteler için teşvik edelim. EĞİTİMCİLER NE DİYOR? Sporu kazanma hırsına sokmayın * Çocukların sporla tanışma yaşları genellikle okul çağlarına rastlar. 6-7 yaşından küçük çocukların yoğun fiziksel temas içeren sporları yapmalarının, sert temaslara dayanabilmelerinin gelişimleri açısından uygun olmadığı uzmanlarca belirtiliyor. Çünkü beden açısından yaralanma riskiyle beraber, duygusal yaralanmaları da beraberinde getirir. Bir oyunda kazanma ve kaybetme vardır, bu yaş grubu çocuklarda kimin kazanıp kimin kaybettiği durumu her şeyden daha önemlidir. Kaybetme durumu duygusal olarak çocuklarda, yetişkinlere göre daha büyük yıkımlara sebep olabilir. * Spor, bir yandan çocuğun fiziksel ve zihinsel yapısını geliştirirken diğer yandan da özgürlük ve bireysellik kazanmasını sağlayan, sonra da sosyalleşmesine büyük ölçüde yardımcı olan önemli bir etkinliktir. * Küçük yaş gruplarının kondisyon ve koordinasyonunu geliştirmeye yönelik ağırlık çalışmaları yapmamalarına özen gösterilmelidir. * Çocuklar, bir spor dalına katılmadan önce mutlaka bir doktor kontrolünden geçirilmeli. * Sportif başarı, okulun ve geleceğin ikinci plana atılmasına sebep olmamalıdır. Aileler, beden eğitimi öğretmenleri ile sık sık görüşmelidir. SPOR YAPARKEN... Kıyafet için mevsime göre tercih yapılmalı, yazın hafif ve ter çeken kıyafetler tercih edilmeli. İlk başlarda aşırı zorlamalardan kaçınılmalı. Bol oksijen ve temiz hava için daha çok açık alanlar tercih edilmeli. Zamanım yok, yorgunum, yapamam türü bahaneleriniz olmamalı. Tabii ki beslenmeye; meyve, sebze türü yiyecekler yemeye ve su tüketimine dikkat edilmeli. Hem beden hem beyin için gerekli * Sporun çocuklar üzerinde birçok faydası bulunur. Özellikle obezite neticesinde bozulan kan basıncı, kalp ve solunum sistemine olumlu etkisi vardır. Spor, şeker, büyüme hormonu salgılama bozuklukları, solunum ve ortopedik problemlerle karşılaşma riskini azaltır. * Sporun; bireysel etkinlik, kendine güven, fiziksel hâkimiyet, kendini kontrol, paylaşmayı ve birlikte hareket etmeyi öğrenme ve sosyalleşmeye katkısı son derece yüksektir. Fiziksel ve ruhsal açıdan yararları olan spor aktivitelerine katılım, artık günümüz dünyasında şart olmuştur. Bu durum, özellikle kalabalık olan ve oyun alanlarının az olduğu büyük şehirlerde, apartmanlara sıkışıp kalan insanların çocukları için önemle üzerinde durulması gereken bir durumdur. İLGİNÇ: "Batı'nın (ç)aldıkları" * Fransa'nın Sorborn Üniversitesi öğrencileri 19. Yüzyıla kadar İbn-i Sina'nın "El-Kanun Fi't-Tıb" kitabından sınav olmadan mezun olamazlardı. * Batı çocuk klasikleri arasında yer alan ve bizde de ders kitaplarına kadar giren meşhur "Giyom Tel" isimli hikâye Doğu edebiyatından Batı'ya aktarılmıştır. Hikâyenin aslı 753 yıl önce yaşamış Feridüddin Attar'ın "Mantıku't-Tayr" eserinde bulunmuştur. JAPONLARDAN NEZAKET DERSi * Japonların çay bardakları çok ince, küçük ve narindir. Kırılmaya müsait şekilde zariftir. Bunu merak eden öğrencilerden biri eğitmenine sordu: "Hocam! Neden Japonlar bardaklarını çok ince ve kırılacak yapıda yapıyorlar?" Bu sözlere karşılık eğitmen şöyle cevap verdi: "Önemli olan bardakların ince ve kırılgan olması değil, Japonların o bardakları nasıl tuttuklarıdır. Burada bir incelik var çocuğum! İnsanlar da bu bardaklar gibi kırılgan ve çok narindirler. İnsan ruhu çok kolay incinebilir. Bu sebeple davranış tarzımız büyük önem taşır." ÖZLÜ SÖZ: "Bilgi zenginlikten üstündür. Çünkü zenginliği sen korursun, bilgi ise seni korur." (Hz. Ali) Ekşimsi sözlük: Ders: Son harfi değiştirildiğinde "dert" olan ve çalışılmadığında hakikaten başımıza iş açan şey. BIRAKIN ÇOCUĞUNUZ SEVDİĞİ SPORA YÖNELSİN!

BIRAKIN ÇOCUĞUNUZ SEVDİĞİ SPORA YÖNELSİN!

SALİH UYAN EtkiliyorumÖrümcek Adam'ın marifeti Eğitim öğretimi hep okula yakıştırdığımız için bazen unutuyoruz ama aslında doğumla birlikte biz anne babalar için de uzun sürecek bir dersin zilleri çalmış oluyor. Yani mesleğimiz ne olursa olsun, çocuk sahibi olduktan sonra hepimiz öğretmenlik mesleğine ilk adımı atmış oluyoruz. 0-6 yaş arasında karakter eğitiminin tamamlandığını düşünürsek, çocukların okul öncesi eğitimlerinin ne kadar önemli olduğu daha net anlaşılıyor. Çocuklar alfabeyi okulda öğreniyor ama anne babalarının kelimeleriyle cümle kuruyorlar. Velhasıl, çocukların okul hayatı boyunca ve sonrasında sergiledikleri birçok davranış, ailede verilen eğitimden izler taşıyor. Mesela biz emniyet şeridinde büyük bir pişkinlikle direksiyon sallarken, çocuklar arka koltukta trafik dersinde, haberimiz yok. Veya biz bankada sıra bekleyen insanların önüne geçmek için hamle yaparken, çocuklarımız hayat bilgisi dersinden ilk üniteyi işliyorlar. İşten güçten çocuklarına vakit ayıramayan anne babalar ise, gün geliyor çocukların problemleriyle uğraşmaktan işe vakit bulamıyorlar. Evde boş geçen derslerin telafisi oldukça ağır oluyor. Okulda arada bir imtihan var ve tarihler belli. Biz anne babalar ise çocukların yanında devamlı imtihandayız. Hem de çok çetin bir imtihan... Çocuklarımızın hayatında iyi bir iz bırakabilmek için gayret etmek şart. Afacanları "Haydi ödev başına" deyip odalarına gönderdikten sonra oturup saatlerce televizyon seyreden anne babalar, sadece salon koltuğunda iz bırakıyorlar. 'Evde televizyon besleyen' aileler, uzaktan kumandayla kurulan yakın ilişkilerin bedelini çoğu zaman çok ağır ödüyorlar. Çünkü ekranlardaki kalite deniz seviyesine inmiş durumda. Çocuklar artık Sünger Bob'un ışıltılı su altı dünyası yerine, mafya dizilerinin karanlık yeraltı dünyasını tercih ediyor. Tom ve Jerry kovalamacasına alışkın olduğumuz ekranlarda şimdilerde Bihter Behlül'ü kovalıyor. Eskiden anne babalar, "Tom Jerry'yi hemen yakalasın da jenerik aksın, çocuk da yatsın" diye dua ederlerdi. Şimdilerde aman çocuk yatmadan kimse kimseyi yakalamasın diye dua eder olduk. Çizgi filmlerin masumiyetine aldanıp çocukların saatlerce ekran başında oturmasına izin vermek de çok yanlış. Bir tanıdığımın dört yaşındaki oğlu, "Babam duvarda yürüyemiyor" diye bunalıma girmiş. Arkadaşım Örümcek Adama ateş püskürüyor ama nafile. Spiderman'e çocuk bakıcılığı görevi veriyorsak, duvarda yürümeyi de göze alacağız demek ki... HATIRINIZ OLSUN Paylaşmak istediklerinizi bize yazın. 'Hatırlı Tahta'da hatırınız olsun. kursunkalem@tg.com.tr
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.