Batı'nın zenginlik kaynağı

A -
A +

Hiç şüphe yok ki, Batı'nın bugünkü zenginliği ve maddi refahının kaynağı asırlarca sömürgelerinden ülkelerine akan servetlere dayanır. Gerçi bu sömürgeler (sözde) bağımsızlık kazanmış olsa da, örtülü sömürü ve bu ülkedeki ajanlar durumundaki lider, bürokrat, entel, medya ve çeşitli vasıtalarla devam etmektedir. Sosyalizm ve komünizm ideolojisinin başta gelen ismi olan Marx'a göre: "Batı, Avrupa dışında düpedüz talan, köleleştirme ve katillik (soykırım) yoluyla ele geçirdiği serveti anayurda taşıyarak sermayeye çevirdi." İrlandalı George Bernard Shaw'ın itirafı ve görüşü Batı için kıstas sayılır. Buna göre geçmişte en fazla sömürgeye sahip olan İngilizler kalitesiz ürünlerine yeni pazarlar aradıkları zaman Asya, Afrika, Avustralya, Amerika gibi kıtalara ve ülkelere seyyahlar gönderirler. Seyyahlar gittikleri ülkenin yeraltı ve yerüstü zenginliklerini, ülkenin zayıf yanlarını tespit ederler. İşgal etmek istedikleri ülkeye barış havarisi maskesi altında misyonerler gider. O ülkede bir alt yapı kurarlar. Hristiyan yaptıkları İngiltere'nin menfaatine çalışan kişilerdir. Yerli halk inancını savunmak için birkaç misyonere de olsa saldırınca; Hristiyanlığın savunması adı altında silaha başvurulur. Ve o ülke işgal edilir. Artık o ülke İngiltere'nin yurdu ve ürünlerine de pazar olmuştur. Yalnız İngilizler değil Fransa, Belçika, Hollanda, İspanya, İtalya, Portekiz, Almanya ve diğerleri dünyayı aralarında paylaşmışlardır. 1875 Berlin Konferansında Afrika Avrupa ülkeleri arasında paylaşıldı. Kongo Belçika Kralı II. Leopold'a şahsi mülk olarak verildi. 1875'te Kongo nüfusu 20 milyon idi. 1904 yılında 8 milyona düştü. Bu tarihî bir gerçektir. Batılı tarihçi Toynbee'nin itirafı şöyledir: "Gelecek nesiller modern çağların en büyük zalimi olarak Batılıları göreceklerdir." Batıcılık afyonu ile uyutulan ya da Batı değerleri potasında eğitim ile kendi milli ve manevi değerlerinden koparılan hatta kendi kimliğine yabancılantırılan ya da düşman edilen bu gerçekleri göremez. Görse de Batılı gibi düşünür. Batı bu sömürüsünü yaparken devamlı barış, kardeşlik ve dostluktan, kalkınmadan bahseder. Ama bunlar sadece sözde kalır. Misyonerlerin ilk sözü barıştır. Batı, Afrika ve Asya'nın kaynaklarına el koymak için devamlı savaş yapmıştır. Ya da ülkeleri birbiriyle veya ülke içindeki farklı grubları savaşa itmiştir. Kaybeden ülke halkı kazanan ise emperyalist güçler olmuştur. 20. yüzyılın bir adı da "ölümler yüzyılı" (soykırımlar ve katliamlar asrıdır) En büyük çileyi Afrika halkı çekmiştir. Sadece Amerika kıtasına getirilen köle sayısı 10-12 milyondur. Yolda ölenler milyonlarcadır. Liverpol, Hamburg ve Amsterdam köle ticaret limanları idi. Liverpol'da 1730'da 15 köle taşıma gemisi 1742 yılında 132'ye yükseldi. 1440'tan itibaren 400 yıl köle ticareti devam etti. Batılı tarihçilere göre bugün Batı'nın büyük banka ve şirketlerinin sermayesinin tamamına yakını köle ticaretinden elde ettikleri paradır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.