Hayır Diyebilen Türkiye -2-

A -
A +

"Hayır kelimesinin devlet hayatımızda anlamlı, hatta rahatsız edici bir yeri vardır. Türk bürokrasisinin her gün özel bir zevkle kullandığı silah 'Hayır’dır. Bunu değişmez bir prensip hâline getirmiştir. Zira 'Evet' demek, çalışmayı, bir meseleyi halletmeyi gerektirir; bürokrasimiz buna alışkın değildir.

İçinde bulunduğu hareketsizliğin kalkanı 'Hayır’dır. Vatandaş daha cümlesini tamamlamadan suratına 'Hayır' şamarı indirilir. Ancak her vatandaş değil; bu imtiyaz güçsüz insanlara mahsustur. Güçlü insanlar için bürokrasi lügatında, 'Hayır' yoktur. Fakirin talebi ne kadar haklı olursa olsun alacağı cevap, değişmez bir şekilde 'Hayır’dır.

Buna mukabil zenginin her türlü talebi -kanunsuz ve usülsüz dahil- 'Evet' ile karşılanır. Devlet hayatımızın en büyük yarası burada yatar. Sosyal ve ekonomik hayattaki huzursuzluk ve zorlukların izahını bunda aramak lazımdır.
Türkiye bunu düzeltmediği müddetçe demokratik bir memleket olması mümkün değildir. Bu acı 'yara' da asıl işlemek istediğimiz konunun dışında kalıyor.

Türkiye’de 'Hayır' kelimesinin kullanılmadığı tek saha siyasettir. Siyasetin sermayesi, gıdası 'Evet’tir. Zira 'Hayır' demek apolitik görülür. Seçmenden gelen istek, kanunları ve mantığı isyan ettirse dahi, siyasetçinin cevabı, değişmez şekilde 'Evet’tir.

İşin acı, siyasetin üzücü tarafı, 'Evet' diyen de, bunu duyan da samimi olmadığını bilir. Neticesiz kalsa dahi, böyle bir yaklaşım her iki tarafın da işine gelir. Diğer acı bir gerçek de, siyaset adamının 'Evet’leri devlete ödetmesidir. Siyaset hayatımızın garip bir özelliği de budur.

Bu çalışmada asıl incelemek istediğimiz husus, 'Evet' ve 'Hayır’ın, devletimizin dış ilişkilerindeki yeridir. Türk diplomasi lügatinde, maalesef, 'Hayır' kelimesi yoktur; silinmiştir. Karşı taraftan gelen talep ne derece acı, pahalı, hatta onuru rahatsız edici olursa olsun, cevap değişmez şekilde 'Evet’tir. Bu hep böyle olmamıştır; imparatorluğun güçlü dönemlerinde dış talep ve baskılara 'Hayır' denmiş, hatta karşı tarafa 'Evet' dedirtilmiştir.

İmparatorluğun içerden sarsılmaya, çökmeye başlamasından sonra dış güçler isteklerini, âdeta dikte etmiş, her seferinde 'Evet’i koparmıştır. Ve bu uygulama sistematik bir hal almıştır. Tarih boyunca kendilerini ürküten, bu defa zayıflayan imparatorluktan taviz almak, dinî azınlıklara aşırı haklar koparmak istenmiş ve her seferinde de alınmıştır. Bu dönemde imparatorluğun direnecek hali yoktu. Batı dünyası, zayıf olana karşı daima insafsız davranmış ve davranmaya da devam etmektedir. Yakın tarihimiz bunun yaralı şahidi olmuştur. Hep vermiş ve 'Evet' demişiz..." (S. Kamran İnan’ın "Hayır Diyebilen Türkiye" kitabından alınmıştır...)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.