Dışişlerine biometrik uyarı!

A -
A +

Avrupa Birliği ülkelerinin 2004 yılında aldıkları "biometrik vize uygulaması" kararı, Türkiye-İngiltere ilişkilerinde az daha diplomatik krize yol açıyordu. Londra'da 8-11 Eylül günleri arasında DSEI Savunma Sistemleri ve Malzemeleri Fuarı düzenlendi. Kriz, İngiltere Büyükelçiliği'nin "Yeşil Pasaport" sahibi Savunma Sanayi Müsteşarı Murad Bayar'dan parmak izi almak isteyince çıktı. Bayar konumu gereği bu uygulamaya karşı çıktı. İngiltere Büyükelçiliği de sadece "Kırmızı Pasaport" uygulamasının muaf olduğunu belirterek, taviz vermedi. Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün de bu duruma tepki olarak fuar için İngiltere'ye yapacağı geziyi protesto ederek, gitmemesi gündeme geldi. Büyüme eğilimi gösteren kriz, son anda Müsteşarlık uzmanlarının Schengen Anlaşması'nda keşfettiği "diplomatik boşluk"tan yararlanılarak, "şimdilik" çözüldü. Buna göre "Kırmızı Pasaport" sahipleri ile Başbakan ve Bakanlara refakat eden "Yeşil Pasaport" sahiplerinden parmak izi alınmaması öngörülüyordu. Durum İngiltere Büyükelçiliğine iletildi. Onlar da bu formülü kabul edince büyüyebilecek kriz, Bayar'ın, Gönül'ün refakat listesine alınmasıyla aşıldı. Benzer sıkıntılar yaşanmaması için de Dışişleri Bakanlığı'ndan, Bayar'a Kırmızı Pasaport alındı. Ancak her yetkiliye "Kırmızı Pasaport" verilemeyeceğine göre, biometrik uygulama AB adayı Türkiye ile AB ülkeleri arasında yeni krizlere yol açabilecek. Bu uygulama halen Fransa ve İngiltere tarafından yapılıyor. Bizden uyarması: 2011'de tüm AB ülkeleri biometrik vize sistemine geçecek! BİOMETRİK UYGULAMA NEDİR? Biometri, bireylerin sadece kendisinin sahip olduğu ve diğerlerinden ayıran fiziksel veya davranışsal özellikleri ifade ediyor. Uygulama çerçevesinde, vize talebinde bulunan 6 yaşından büyük herkesin on parmağının dijital izleri alınıyor ve dijital fotoğrafı çekiliyor. Toplanan veriler vizenin geçerlilik süresi boyunca bir veri bankasında saklanıyor. Ancak her yeni vize talebinde aynı uygulama sil baştan tekrarlanıyor. Erdoğan'ın son kongresi mi? Yeni yasama yılı dün törenle başladı. Hükümetin iç ve dış politik açılımları, DTP'nin kapatılma davası, yargı reformu, Anayasa değişikliği yeni yasama yılına endekslendi. Bu eksendeki tartışmalar hafta sonu yapılacak AK Parti ve DTP kongrelerini de gölgede bıraktı. Başbakan Erdoğan, tüzük değişikliği yapılmazsa, Kongre'de belki de son kez Genel Başkan seçilecek. Kanunen "Başbakan olabilmek" için "milletvekili olma şartı" aranması nedeniyle, kongre AK Parti için özel bir anlam taşıyor. Erdoğan, 12 Ağustosta Rize'de, "Bizim tüzüğümüzde, 3 kez arka arkaya milletvekilliği yapan 4. kez milletvekili adayı olamaz. 2011 Allah ömür verirse benim son milletvekilliği adaylığımdır" demişti. Öte yandan Erdoğan'ın görev süresinin, tüzük değişikliği olmadan uzatılması için formül arandığı da kulislerde konuşuluyor. Kapatma davası kıskacındaki DTP'nin kongresinde verilecek mesajlar da gözden kaçırılmamalı. CHP ve MHP'nin olumsuz tavır aldıkları süreci, DTP de reddederse, bütün yük hükümetin omuzlarına binecektir. Bu yüzden her iki kongre de daha fazla ilgiyi hak ediyor. IMF-Türkiye valsi IMF-Dünya Bankası toplantıları, dünya ekonomi ve finans çevrelerinin dikkatlerini Türkiye'ye çevirdi. Toplantı iki açıdan önemli. Birincisi, 1929'daki ekonomik buhran benzeri yaşanan krizin etkileri hafiflese de halen devam ediyor. Buna çözüm aranacak. İkincisi de toplantılar iki defa üst üste Washington'da yapıldıktan sonra üçüncüsü bir üye ülkede düzenleniyor. İlk kez bir üye ülke bu toplantıya ikinci kez ev sahibi olacak. 1955 yılında IMF-Dünya Bankası Toplantıları'na İstanbul Üniversitesi'nin salonlarını tahsis eden Türkiye bu kez özel olarak inşa edilen, modern kongre merkezini tahsis etti. Gelelim Türkiye-IMF yeni anlaşma arayışlarına... IMF, Türkiye ile yapacağı anlaşmada ilave mali uyum tedbirleri istiyor. Örneğin, "vergi gelirlerinin arttırılması, sosyal güvenlik açıklarının azaltılması, Gelir İdaresi Başkanlığı'nın özerk hale getirilmesi, ücret artışlarının sınırlanması" gibi klasik reçeteler dayatıyor. Türkiye ise dünyanın büyük bir krizle mücadele ettiği, işsizliğin rekor düzeyde arttığı bir dönemde ekonomiyi daraltıcı tedbirlere soğuk bakıyor. Gelen bilgiler, taraflar arasındaki görüş ayrılıklarının her geçen gün azaldığı ve esnek şartlara sahip bir anlaşma yapma ihtimalinin güçlendiği yönünde. IMF'den sağlanacak kaynak ise piyasalardaki güveni güçlendirecek şekilde kullanılacak.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.