Dünya haritasını açın ve dikkatle bakın. Türkiye, âdeta dünyanın kalbi konumundadır. Sahip olduğu coğrafi zenginlik, hiçbir ülkede yoktur. Aynı zamanda, "Avrupa, Balkan, Kafkas, Orta Doğu, Akdeniz, Karadeniz, NATO, Yakın Doğu, Asya, Avrasya" ülkesidir ve "AB ile tam üyelik müzakereleri" yürütmektedir. 2001 yılında yaşadığı ekonomik krizi ustaca yöneten ve 2002 Kasım ayından bu yana yakaladığı politik istikrar ile, ilk kez coğrafyasının gereğini yapınca anında bölgesel liderliğe terfi edip, küresel olayları etkilemeye başladı. İsmet İnönü'nün 1964 yılında ABD'ye söylediği, "Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye de orada yerini alır" sözü gerçeğe dönüştü. Bu aşamada ise "eksen kayması" iddiaları başladı, terör olayları arttı. Bunların altında ise, "Türk siyasi hayatını yeniden dizayn etme, 2011 seçimini etkileme ve mümkünse erken seçime zorlama, Yeni Cumhurbaşkanı'nı belirleme, Terör üzerinden demokratik açılım, iç politika ve askeri manipüle etme, ekonomik istikrarı sarsma, uluslararası arenada kavgalara sürükleyerek etkinliğini kırma" arzuları yatıyor. Bu yüzden son dönemde yaşanan hem iç hem de ülkeyi hedef alan dış politik olaylar tesadüf değildir. Ama dünyanın kalbini yönetmek de bir ayrıcalıktır. Kerkük'e dikkat! Irak'ta 7 Nisanda genel seçimler oldu. Seçimlere itirazlar yüzünden 325 milletvekili ancak 14 Haziranda yemin edebildi. Irak Anayasası'na göre yemin töreninin ardından hem Meclis Başkanı hem de yeni Cumhurbaşkanı seçilecekti. Ama partiler arası bir uzlaşma olmadığı için bu seçimler yapılamadı. Seçimden 91 milletvekili ile birinci parti olarak çıkan Iraqiye Listesinin lideri Iyad Allawi ve 89 milletvekili bulunan Kanun Devleti lideri Nuri El-Maliki Başbakanlık görevinin kendilerine verilmesini savunuyor. Ancak ne Allawi ne de Maliki, "kilit" durumdaki Kürt grupların desteğini almadan hükümet kurmak için yeterli 163 sayısına ulaşamıyorlar. 57 milletvekili bulunan Barzani'nin KDP'si ve Talabani'nin KYB'sinden oluşan Kürt Koalisyonu'nun tek şartı Kerkük'ün statüsü konusundaki Anayasa'nın 2007'de ömrü tamamlanan 140. maddesinin uygulanmasına "evet" denmesi. Barzani ve Talabani böylece Kerkük'ün Kürt Özerk Bölgesine bağlanmasını sağlamak istiyor. ABD ise çözümsüzlüğü, "Maliki Cumhurbaşkanı, Allawi Başbakan ve bir Kürt de Meclis Başkanı olsun" önerisi ile aşmaya çalıştı. Ama buna hem Maliki hem de Kürtler itiraz etti. Kürtlerin itirazı oldukça ilginç. Halen Talabani'nin yürüttüğü görev için, "Bu makam Kürtlerin müktesep hakkı" savunmasını yapıyorlar. ABD'nin önerdiği ikinci formül ise Allawi ve Maliki'nin koalisyon kurarak ikişer yıl dönüşümlü başbakanlık yapmaları. Arayışlar devam ediyor. Türkiye'nin Kürt grupların masaya sürdüğü, Kerkük kozuna karşı dikkatli olması gerekiyor.