Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün İngiltere'de Türkiye-İsrail ilişkileri üzerine yaptığı son değerlendirme, HAMAS'ın Suriye'de sürgün hayatı yaşayan Lideri Halid Meşal'in Türkiye ziyaretini hatırlattı. HAMAS, 25 Ocak 2006 tarihinde Filistin'deki seçimlerden zaferle çıkmıştı. HAMAS meşruiyet sağlamak için dış destek, İsrail ise terörist olarak baktığı ancak "seçime girmesine izin verdiği" HAMAS'la diyalog arayışındaydı. İşte Meşal, böyle bir ortamda 16 Şubat 2006 tarihinde Ankara'ya geldi. İsrail başta olmak üzere ABD ve AB ülkeleri bu ziyarete tepki gösterdi. Fakat en sert tepkiler İsrail'den geldi. İsrail Başbakanlık Sözcüsü Raanan Gissin, "Biz Öcalan'la görüşseydik siz ne hissederdiniz?" diye sordu. Bunun üzerine dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün Dış Politika Danışmanı Altay Cengizer, İsrail'in Ankara Büyükelçisi Pinhas Avivi'yi arayarak, "seçime giren" HAMAS ile terör örgütü PKK kıyaslamasının "yanlış olduğunu" söyledi. Avivi'nin "İkisi de terör örgütü. PKK Türklerin kanını döküyor, HAMAS da İsraillilerin. Arada ne fark var? Yani dökülen Türk kanı, İsrail kanından daha mı değerli?" cevabı ise krize yol açtı. Şaşırtıcıydı, çünkü "ilk kez" bugün perde arkasını açıklayacağımız bu ziyaret, doğrudan İsrail'in isteği üzerine gerçekleşti. Türkiye, bunun üzerine harekete geçerek, "gizlice" Meşal ve beraberindeki heyeti Türkiye'ye getirmiş ve "İsrail'i tanımalarını, silahsızlanmalarını ve şiddetten vazgeçmelerini" telkin etmişti. Ancak "HAMAS'la Türkiye üzerinden diyalog kurmak" isteyen İsrail'in tepkisinin diplomatik nezaketle bağdaşır bir yanı yoktu. Bunun üzerine Tel-Aviv'e "ya açıklamalarınızı düzeltin ya da Büyükelçinizi geri çekin" mesajı verildi. İsrail'in gerekeni yapmasıyla da "kriz" aşıldı. Ama ziyaretin HAMAS üzerinde sağladığı etki de, İsrail'in "kendi içindeki koordinasyon eksikliği" yüzünden yok oldu. İSRAİL, ŞİMDİ NE YAPACAK? Türkiye, İsrail ile ilişkilerin düzelmesi için halen "Mavi Marmara baskınından dolayı özür" ve "İsrailli askerlerin şehit ettiği, biri aynı zamanda ABD vatandaşı olan 9 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının ailelerine tazminat ödenmesini" bekliyor. Gül'ün "İsrail, geçmişte Türkiye'nin verdiği öneme bir değer biçiyorsa gereğini yapacaktır" açıklaması önemli. Ama İsrail'den gelen sinyaller, beklentileri karşılamaktan uzak. Bakalım, İsrail bu kez yanlışın neresinden dönecek? Uzman erbaşlara müjde! Kanun gereği 45 yaş civarında ordu ile irtibatı kesilen uzman erbaşlara müjdeli haber, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'den geldi. Gönül, sorumuz üzerine, "Sözleşmeleri dolan uzman erbaşlar, Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı tarafından emekli oluncaya kadar sivil personel olarak istihdam edilecekler. Bu yüzden artık iki kurum sivil memur sınavı açmayacak" dedi. Gönül, bu yıl 390 personelin bu haktan yararlanacağını kaydetti.