Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yeni anlaşmanın eli kulağında. IMF, Türkiye'nin 3 yıllık orta vadeli programını benimsiyor ve Stand By düzenlemesinin bir parçası olarak kabul etmeye de hazır. Ancak çıkarılmasını istediği yasalar var. Bunlar Gelir Vergisi ve Belediye Gelirleri kanunları. Sorun da burada başlıyor. Gelir Vergisi Kanunu ile kişilerin yaptığı harcamalar denetlenerek, gelirinin kaynağı sorulabilecek. Belediye Gelirleri Kanunu ile de "Kent ve rant vergisi" getirilecek. Örneğin oteller yatak başına vergi ödeyecek. İmar düzenlemesi ile mülkünün değeri artan vatandaşlar ek ödeme yapacak. İki yasanın da tepki çekeceği çok açık. Ancak sızan bilgilere göre IMF ile yasal düzenlemeler üzerinde uzlaşıldı ve bu yıl TBMM'den geçecek. Ama yürürlüğü 2011 veya 2012'ye ertelenecek. Böylece, yasalara gelecek tepkinin sandığa yansıması ötelenecek. "AB" hastalığı Ankara Üniversitesi Avrupa Toplulukları Araştırma ve Uygulama Merkezi, Türk dış politikasına ilişkin bir araştırma yapmış. İki soruya verilen cevap dikkat çekiyor. "Türkiye, AB'ye ne zaman üye olabilir?" sorusuna, ankete katılanların yüzde 32.8'i "hiçbir zaman" cevabını vermiş. "5-10 yıl sonra" diyenler yüzde 20.5, "11-15 yıl sonra" diyenler yüzde 17.1 ve "20 yıldan sonra" diyenler yüzde 15.2'lik dilimi oluşturuyor. "AB, Türkiye'ye karşı güvenilir ve samimi davranıyor mu?" sorusuna ise yüzde 83.9 "hayır" denilmiş. AB'nin samimi olduğunu düşünenlerse yüzde 11.6'da kalmış. Peki, Türkiye AB'ye üye olabilecek mi? Cevabı fıkrada saklı: Sağlık Bakanlığı müfettişi, raporlarda tüberküloz için TB, difteri için D, grip için G gibi kısaltmalar kullanıldığını görmüş. "AB" olarak belirtilenler dışında tüm hastalıklar kontrol altındaymış. Müfettiş, "Anladığıma göre kontrol altına alamadığınız bir AB salgını ile karşı karşıyasınız. Ama bu kısaltmayı tanımıyorum. Hangi hastalık için kullanılıyor" diye sorunca başhekim, şu karşılığı vermiş: "Teşhis konulamayan hastalıklar için kullanıyoruz. 'Allah Bilir' anlamına gelir." Filistin'e dikkat! Filistin, Batı Şeria'daki EL FETİH ve Gazze'deki HAMAS yönetimleri nedeniyle 'fiilen' ikiye bölünmüş durumda. HAMAS, Cumhurbaşkanı Mahmud Abbas'ın Gazze üzerindeki etkisini reddederek, ayrı bir devletmiş gibi hareket ediyor. Hedefinde ise bağımsızlık var. Ancak bu, Filistin'i ortadan kaldıracağı için Türkiye ve Mısır başta olmak üzere bölge ülkelerinden kabul görmüyor. İsrail'in beklentisi de Filistin'deki fiili bölünmüşlüğün resmiyet kazanması. Ancak onların düşüncesi HAMAS'tan biraz daha farklı. İsrail, Mahmud Abbas'ın kontrolündeki Batı Şeria'nın Ürdün'le, Gazze'nin de Mısır'la birleşmesini savunuyor. Böylece Filistin sorunundan kurtulacağını varsayıyor. Eğer Filistinli politikacılara sağduyu hâkim olmazsa, Arafat'ın ilmek ilmek dokuduğu Filistin Devleti yok olacak.