"Multikulti"nin iflası yeni baskılar getirmemeli

A -
A +

İlk kez 1994 yılında duymuştum, "Multikulti (Çok Kültürlülük)" kavramını. Bertelsmann Vakfı'nın Mainz'da düzenlediği bir toplantıda, Almanya'da doğan üçüncü nesil Türkler ile Alman katılımcılar arasında sert tartışmalara yol açmıştı. Kavram Almanlar için, "ülkelerinde yaşayan Türkler başta olmak üzere yabancılara Alman vatandaşlığı vermeden birlikte yan yana yaşamayı"; o topraklarda doğan üçüncü nesil Türklere ise, "Alman vatandaşlığına kabul edilmelerinin imkânsızlığını" anlatıyordu. Bu yüzden 16 yıl sonra Almanya Başbakanı Angela Merkel'in "Multikulti politikası iflas etti" açıklamasını heyecanla okudum. Ama sonrası bir hayal kırıklığıydı. Ülkesinde doğan ve âdeta anadilleri Almanca olan üçüncü ve dördüncü nesil Türkler ile diğer yabancılara "Dilimizi öğrenin" demekle yetindi. Kendisinden beklenen "kan bağına dayanan vatandaşlık" uygulaması ve yabancıları ikinci sınıf insanlar olarak gören "çok kültürlülük" politikalarının düzeltileceği mesajlarını ver(e)medi. Şimdi orada yaşayan Türkler ve Türk Dışişleri Bakanlığı dikkatli olmalı. Çünkü Merkel'in açıklaması, eriyen oylarını arttırmak için Almanya'daki Türkleri hedef alacak yeni baskı politikaları ve yabancı düşmanlığı dalgasının işareti olabilir. Türkiye'nin Füze Kalkanı sınavı Bush yönetiminin tüm ısrarlarına karşın ABD'nin tek başına kurmak istediği "Füze Kalkanı"na Rusya, İran ve Suriye ile ilişkileri gözeterek "Hayır" diyen Türkiye, Obama'nın NATO hamlesi ile sıkıntıya düştü. Üstelik Rusya'nın Lizbon'daki NATO zirvesine davet edilmesi de Türkiye'nin manevra alanını daralttı. Peki, Türkiye ne yapacak? Lizbon zirvesine kadar dikkatle izleyecek. Zirvede ise kesin bir "Evet" ya da "Hayır" demek yerine, "açık kapı politikası" ile zaman kazanmaya çalışacak. Verilecek nihai karar ise Türkiye'nin, bölgesel ve küresel liderlik kapasitesini ortaya koyacak. Obama "müjdeli haber" bekliyor ama... Diplomatik kulislerde Ankara'nın NATO Füze Kalkanı'na ilişkin açmazları şöyle sıralanıyor: 1- ABD'nin sistemin İran'a karşı kurulacağı söylemi, "komşularla sıfır sorun" politikası izleyen Türkiye'yi rahatsız ediyor. 2- Proje'nin temelinde İsrail'in muhtemel bir İran saldırısından korunması yatıyor. "Mavi Marmara baskını" ve "Filistin'deki insanlık dramı" nedeniyle İsrail'i dolaylı da olsa koruma düşüncesi can sıkıyor. 3- Türkiye NATO'ya "Evet" de dese, "Hayır" da İsrail, en kârlı ülke olacak. 4- Türkiye, "Hayır" derse, "eksen kayması" ve "Batı'ya ihanet etmekle" suçlanarak NATO'da yalnızlaştırılacak. Ermeni ve Yahudi lobileri Türkiye aleyhtarı kampanyalara hız verecek 5- Türkiye projeye "Evet" derse, bu kez İran ve Suriye ile ilişkiler gerilecek. Oysa PKK'nın tasfiyesi için bu ülkelerin desteğine ihtiyacı var. 6- Öte yandan Türkiye ile ilişkilere büyük önem veren Obama, ülkesindeki ara seçimler öncesinde oldukça zor durumda ve Türkiye'den "müjdeli bir haber" bekliyor. Ama bu pek mümkün görünmüyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.