Referandum gerçekleri

A -
A +

Türkiye, 12 Eylül günü Anayasa değişiklik paketini oyladı ve değişiklikler kabul edildi. Doğal olarak ülkenin normal gündemine dönmesi beklendi. Ama olmadı. Sonuçların coğrafi dağılımına bakılarak, "Türkiye üçe bölündü" tartışmaları başlatıldı. Kıyılar "hayırcı", karalar "evetçi" imiş, BDP boykot çağrısında başarılı olmuşmuş. Sanki "Evet" diyen koca İstanbul, Karadeniz'in tamamı, Kocaeli, Bursa ve Yalova sanki Orta Anadolu şehirleri! Acaba haberimiz yok seçmenler "Hayır" demeden önce Eskişehir, Tunceli ve Bilecik'i de Ege'ye mi taşıdı? Boykotçulara gelince... Demokrasilerde söz, sandığa gidenlerindir. "Çayda eriyen şeker" misali, onların varlıkları bilinir. Ama toplama işlemindeki "sıfır" gibi, "etkisiz eleman"dırlar. Sadece demokrasinin nimetlerinden "kısıtlama" olmaksızın yararlanabilirler. İki BDP milletvekilinin boykot ettikleri değişikliklerin kabul edilmesinden sonra adliyeye giderek, "darbecilerin yargılanması için dilekçe vermeleri" bunun en güzel örneğidir. Yapılan bir referandumdu ve bitti. Sırada, 2011'deki genel seçim, 2012'deki Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Yeni dönemde yapılması gerekenleri ise şöyle sıralamak mümkün: 1- Anadolu coğrafyasının bu milletin son hayat alanı olduğu unutulmamalı. 2- İktidar ve özellikle "Hayır" cephesinde yer alan muhalefet partileri daha kaliteli demokrasi mücadelesi vermeli. 3- Demokrasinin nimetlerinin farkında olan ve bunu ülkenin aleyhine kullanma çabası içerisindeki parti ise sadece kimliğe odaklı, ateş ve kanla beslenen "yol haritasını" bırakıp, silahı değil sandığı teşvik etmeli. 4- Silahları susturmaya dönük, "devlet olgunluğu"nu yansıtan girişimler sürmeli. 5- Genelde dünya ve özelde AB ve komşu ülkelerle bütünleşecek sosyal ve ekonomik projelere hız verilmeli. Obama Müslüman mı? "Hoşgörü İmparatorluğu" olmakla övünen ABD, bu özelliğini kaybetmek üzere. Kasım'daki Temsilciler Meclisi ve Senato'nun 1/3'ünün yenileneceği seçimler öncesinde Başkan Obama'nın "Müslüman" olduğu ileri sürülüyor. Muhafazakâr Neoconların "fısıltı gazetesi" aracılığı ile yaydığı bu iddiaya belki şaşıracaksınız ama Amerikalıların yüzde 25'i inanıyor. Gerekçelerinin altında ise "Barack Obama'nın göbek adının 'Hussein' babasının ise Kenya asıllı Müslüman olması" yatıyor. ABD seçimleri, bu yönüyle bizdeki referandum öncesindeki tabloya benziyor. Gerçekliği ve inandırıcılığı olmayan, sorunlara çözüm üretmeyen, "çamur at izi kalsın" felsefesi ile yapılan "kara propagandayı" hatırlatıyor. Türkiye ise bu arada ABD ile ilişkilerde stratejik bir karar aldı. Şimdiye kadar ihmal edilen "Kongre üyeleri ile doğrudan temas kurma yöntemi" devreye sokulacak. Böylece Ermeni tasarıları ve silah satışlarında sadece ABD başkanlarının ağırlık koymalarını beklemek yerine, ayrıca Kongre üyelerini ikna etmek için de çaba harcanacak. Bakalım Amerika'daki seçim, Obama'yı ve Türk-Amerikan ilişkilerini nasıl etkileyecek?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.