Türkiye, 12 Eylülde tarihî nitelikli halk oylaması için sandık başına gidiyor. 12 Eylül 2010, 12 Eylül 1980'le yüzleşme fırsatı da sunuyor. Nasıl mı? Tabii ki acı gerçeklerle. 12 Eylül darbesinden sonra 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. 650 bin kişi gözaltına alındı. Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı. 7 bin kişi için idam cezası istendi. 517 kişiye idam cezası verildi. 259'unun dosyası Meclis'e gönderildi. Bunlardan 50'si onaylanarak uygulandı. 71 bin kişi TCK'nın 141, 142 ve 163. maddelerinden, 98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan mahkemeye çıktı. Cezaevlerinde 299 kişi hayatını yitirdi. 144 kişi kuşkulu bir şekilde, 14 kişi ise açlık grevinde öldü. 16 kişi, kaçmaya çalışırken vuruldu. 73 kişiye "doğal ölüm raporu" verilirken 43 kişinin "intihar ettiği" kaydedildi. 171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi. 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu. 388 bin kişiye pasaport verilmedi. 30 bin kişi kaçak olarak yurt dışına gitti ve siyasi mülteci oldu. 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı. 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı. Bunların arasında 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkim yer aldı. Gazeteler 300 gün yayın yapamadı. 13 büyük gazete için 303 dava açıldı. 39 ton gazete ve dergi imha edildi. 300 gazeteci saldırıya uğradı. 3 gazeteci silahla öldürüldü. 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi. 31 gazeteci cezaevine girdi. Bunlara 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi. 937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı. Bunlar arasında yer alan Kemal Tahir'in "Yorgun Savaşçı" adlı romanından TRT tarafından uyarlanan 8 bölümlük dizi film yakıldı. Doğru, 12 Eylül müdahalesinden sonra akan kardeş kanı durdu. Ama dönemin İkinci Ordu Komutanı Org. Bedrettin Demirel'in "İhtilalin olgunlaşması için bir yıl bekledik" sözleri hafızalarda hep canlı kaldı. Partiler meydanlarda son sözlerini söyledi. Şimdi sıra millette. Olması gereken halkın tercihine saygı duyulması. Bilinmesi gereken ise, 13 Eylül sabahı Türkiye'yi yeni bir dönemin beklediği. Bayram tebessümü ve temenni Hükümdar doktoruna, "Bir günde ne kadar yemek yemeli?" diye sorunca Doktor, "Üç yüz gram kadar yeter" demiş. Sahip olduğu ihtişama bakarak daha fazlasını bekleyen hükümdar, "Bu kadarcık şey insana ne kuvvet verir ki?" diye itiraz edince de şu karşılığı almış: "Bu kadarı seni taşır. Bundan fazlasını yersen sen onu taşırsın!" Bugün Ramazan Bayramı'nın ikinci günü. İkramların cazibesine kapılarak sağlığınızı tehlikeye atmamanız dileğiyle, bayramız kutlu, misafiriniz çok, sofralarınız bereketli olsun!..