Bilişim korsanları, 2007 yılında Estonya'ya saniyede 5 bin e-posta göndererek tüm kamu ve bankacılık sistemini devre dışı bıraktı. Sadece 2007'de ABD devlet ağlarından en az 10 terabayt verinin (10 milyon sayfa belge) sızdırıldığı değerlendiriliyor. Hükümet düzeyinde sayısal casusluk yapan ülkeler arasında Çin, Rusya ve İsrail öne çıkıyor. Dijital korsanlar kişisel bilgisayarları da ele geçirip, saldırı amaçlı faaliyetler için kullanabiliyorlar. Bunlara "zombi" veya robotun kısaltması olarak "bot" bilgisayar deniliyor. Spam e-postalar da çoğunlukla zombi bilgisayarlar tarafından gönderiliyor. Symantec'in 2009 yılı "İnternet Güvenliği Tehdit Raporu"na göre Türkiye, spamların kaynaklandığı üçüncü ülke, Ankara ise 6'ncı şehir oldu. Bu köşede sık sık dile getirdiğimiz "Türkiye Sayısal Ortamda Savaş (SOS)'a Hazır mı?" sorumuz ise sonunda karşılığını buldu. Siber terör tehdidine yeni Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (MGSB)'nde yer verilecek. Peki bu ne anlama geliyor? Belgede, Türkiye Cumhuriyeti'nin çıkarları ve hedefleri, bunlara ulaşılabilmesi için izlenecek güvenlik/savunma siyasetine ilişkin esaslar yer alıyor. MGK'da uygun görülen belge, Bakanlar Kurulu'nca değerlendirilip onaylanıyor. Bu aşamadan sonra da gerekli tedbirler devreye sokuluyor. Yeni MGSB ise 27 Ekimdeki MGK toplantısında görüşülecek. ABD, Almanya, İsrail, Rusya ve Çin'in üst seviyedeki muhtemel "SOS" hazırlıkları dikkat çekiyor. Hatta ABD, 21 Mayıs 2010 tarihinde "Siber Savaş Komutanlığı"nı kurarak başına bir Orgeneral atadı. NATO da bilgi güvenliği için çalışma başlattı. Türkiye'de ise şimdiye kadar bu konuda devlet politikası olmadığı için kurumlar kendi tedbirlerini alıyordu. Artık 27 Ekimden sonra siber terör olaylarına karşı, yarınlara daha güvenle bakabiliriz. İsrail, zor olanı yapıyor İsrail, 2007 yılı sonunda Gazze'ye düzenlediği saldırı ile bozulan Mavi Marmara baskını ile çıkmaza giren Türkiye ile ilişkilerde bir türlü doğru olanı yapamıyor. Bunun yerine Yahudi diasporasını da arkasına alarak, "MİT Müsteşarı İran yanlısı. AK Parti İran'dan 25 milyon dolar seçim yardımı aldı. El Kaide kamplarında Türk F-16 pilotu var" gibi "dezenformasyon" haberlerle Türkiye hakkında "teröre destek veren ülke" imajı oluşturma çabası ise "tepkiyle" ve "dikkatle" izleniyor. Oysa İsrail'den beklenen üç adım var. 1- Gazze'ye uyguladığı insanlık dışı ablukayı kaldırmak 2- Mavi Marmara baskınından dolayı Türkiye'den özür dilemek 3- İsrailli askerlerin şehit ettiği, biri aynı zamanda ABD vatandaşı olan 9 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının ailelerine tazminat ödemek. Bunları yapsa, hem bölgede hem de ikili ilişkilerde yaşanan krizler, büyük ölçüde sona erecek. Ancak askerî ve diplomatik uzmanlara göre İsrail'in "hâlâ ilk kez müttefik" bir ülkeyle karşı karşıya geldiğini anlamaktan uzak görünmesi, bu yöndeki beklentileri zayıflatıyor.