Klasik anlamda "SOS", Mors alfabesinde acil durum sinyali anlamına geliyor. Ancak, bahsedeceğimiz SOS, "Sayısal Ortamda Savaş"ın kısaltması. Bilişimdeki hızlı gelişmeler hem devlet hem de bireyler için tehdidin içeriğini değiştiriyor. Bilgisayar virüsleri ise insan ve devlet hayatını kâbusa dönüştürebiliyor. Bilişim korsanları, yazılımların içeriğini değiştirerek, savaş uçaklarının havalanmasını engelleyebiliyor, tankların dost kuvvetleri düşman olarak algılamasını sağlayabiliyor. Korsanlar, 2007 yılında Estonya'ya saniyede 5 bin e-posta göndererek tüm kamu ve bankacılık sistemini devre dışı bıraktı. Sadece 2007'de ABD devlet ağlarından en az 10 terabayt verinin (10 milyon sayfa belge) sızdırıldığı değerlendiriliyor. Hükümet düzeyinde sayısal casusluk yapan ülkeler arasında Çin, Rusya ve İsrail öne çıkıyor. Dijital korsanlar kişisel bilgisayarları da ele geçirip saldırı amaçlı faaliyetler için kullanabiliyorlar. Bunlara "zombi" veya robotun kısaltması olarak "bot" bilgisayar deniliyor. Spam e-postalar da çoğunlukla zombi bilgisayarlar tarafından gönderiliyor. Symantec'in 2009 yılı "İnternet Güvenliği Tehdit Raporu"na göre Türkiye, spamların kaynaklandığı üçüncü ülke, Ankara ise 6'ncı şehir oldu. ABD, Almanya, İsrail, Rusya ve Çin'in muhtemel "SOS" hazırlıkları dikkat çekiyor. NATO da bilgi güvenliği için çalışma başlattı. Türkiye, henüz ülke olarak "SOS"a hazır olmadığı için kurumlar kendi tedbirlerini alıyor. Ülkemiz bugüne kadar büyük ölçekli bir bilgisayar saldırısına uğramadı. Ama bu, ileride de olmayacak anlamına gelmiyor. Şimdiden gerekli politikaların belirlenmesi ve tedbirlerinin alınması büyük önem taşıyor. Gözler MGK'da Yılın son MGK toplantısı 28 Aralık'ta yapılacak. Toplantı, Başbakan'ın ABD gezisi, Reşadiye'de 7 Mehmetçiğin şehit edilmesi, Anayasa Mahkemesi'nin DTP'yi kapatma kararı ve sokak gösterilerinin gölgesinde gerçekleşecek. Ekim toplantısında, terörle mücadelede kararlılık vurgulanmıştı. Bakalım yılın son MGK'sından demokratik açılım başta olmak üzere 2010'a yönelik umut veren mesajlar çıkacak mı? Kültürel diplomasi Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun dış politika açılımına Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü de "Kültürel Diplomasi" ile destek veriyor. Osmanlı arşivlerini tarayan kurum, Balkanlar, Kafkaslar, Orta Doğu ve Afrika'daki ülkelerin tarihine ışık tutacak yayınlar yapıyor. Böylece hem ilgili ülkelerin Türkiye ile ilişkilerine hem de bölgesel barışa katkı sağlıyor. Örneğin son yayınlanan "Filistin" adlı kitap oldukça dikkat çekici. Eserde, 1517-1917 arasındaki 400 yıllık dönem, 197 belge, 4 harita, 79 fotoğraf, 2 gravür ve 1 plan ile anlatılıyor. Osmanlı'nın bölgeye yönelik idari, asayiş ve imar politikalarının yanı sıra Musevilerin asırlar öncesinden Filistin'e yerleşme girişiminin ipuçları görülüyor. Eser, aralarındaki sorunları çözmek için "Osmanlı arşivlerinden yararlanalım" diyen İsrail ve Filistin'e yardımcı olabilir. Tabii, yararlanmak isterlerse!