Balon şişirmek!

A -
A +

Dokuzuncu Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel, geçenlerde bir süre hastanede yattı. Kendilerine geçmiş olsun diyoruz. Bir köşe yazarımız, Sayın Demirel'i hastanede ziyaret etmiş ve sormuş: -Günleriniz nasıl geçiyor? Demirel önce gülüyor, sonra öksürüyor ve kesik kesik konuşarak her zamanki esprili tavrıyla cevap veriyor: -Balon şişiriyorum. Doktorlar bana balon şişirtiyorlar. O da, tedavinin bir parçasıymış! Kabul etmek gerekir ki, Sayın Demirel, siyaset denilen maraton boyunca nefesini gayet iyi kullandı. Siyaseti bir sürat koşusu olarak algılayanlara ders verdi. Bir dizi siyaset balonunu patlattı. Tedavi ya da oyun amaçlı balonlara bir diyeceğimiz yok, ama siyasal, ideolojik, finansal ve ekonomik balonlarla sürekli yaşamak mümkün değil. Her balonun belli bir ömrü ve misyonu var. Ekonominin köpüklüsü... Para ve sermaye piyasalarında, temel ekonomik göstergelerle desteklenmeyen ve onlardan bağımsız bir eğilim sergileyen sert çıkışlara 'spekülatif balon' (speculative bubble) ya da 'spekülatif köpük' diyoruz Bir piyasa ekonomisi, fizik kapitalin vermediği verimi finansal kapitale veriyorsa, orada bir balon var demektir. Türkiye ekonomisi, 1989 yılı itibariyle adım attığı finansal liberalizasyon ortamında, fizik kapitalin vermediği verimi finans kapitale vererek yaşamayı denedi. Balon, 1994, 1999 ve 2001 olmak üzere tam üç defa patladı. Yaşadığımız ekonomik ve finansal krizler, mikro ve makro düzeyde şişirdiğimiz birçok balonu, daha yakından tanıyabilmemiz ve teşhis edebilmemiz bakımından çok yararlı oldu. Balon diye nitelediğimiz çarpıklıkların sürdürülmeleri mümkün değil. Yüksek kronik enflasyon eşliğinde büyümeye çalışmak da bir balon oluşturuyor; balon, mutlaka bir krize tosluyor, yani patlıyor. Büyüme, ileride yeşermesi kesin olan bazı problemlerin tohumlarını ekiyorsa ve sürdürülebilir değil ise, "balonlu" diye niteleniyor. Balonları teşhis etmekte zorlanmayabiliriz, ama patlama zamanını kestirmek kolay olmayabilir. Dikkat edilirse, ülke ekonomisinin krize girdiği yılların tamamının öncesinde, balon oluşturmuşuz. Büyüyelim, ama... Peki, balonsuz büyümek için ne yapmalı? Özetle şunlar yapılmalı: * Büyüme, sürdürülebilir olmalı, istikrarlı olmalı; büyümenin bileşimi ve finansmanı fiyat istikrarını tehdit etmemeli, telef etmemeli, büyüme krize toslamamalı. * Büyüme, cari işlem açıklarını finanse edilemez boyutlara taşıyarak, ekonomiyi saatli bir bombanın üzerine oturtmamalı. * Büyüme, ekonomiyi küresel rekabet ortamından koparmamalı. Türkiye ekonomisinin "yüksek iç talep" ve "dış kaynak" sağlandığı sürece, kronik enflasyona rağmen büyüyebildiğini, balon oluşturduğunu, sonra da krize tosladığını biliyoruz. O zaman karşımıza, "sürdürülebilir-büyüme" ve "sürdürülebilir istikrar" gibi söylemesi kolay, gerçekleştirilmesi oldukça güç bir temel hedef çıkıyor. Bir dizi ampirik araştırma, fiyat istikrarını sağlayan düşük enflasyonlu ülkelerde, ortalama büyüme hızının daha yüksek ve balonsuz, enflasyon oranı yüksek olan ülkelerde ortalama büyüme hızının daha düşük, dalgalı ve bol köpüklü olduğunu ortaya koyuyor. Fiyat istikrarı, balonsuz büyüme için uygun bir zemin oluşturuyor, ama sürdürülebilir büyümeyi garanti etmiyor. *** Büyümeyelim mi? Büyüyelim, ama balonsuz ve köpüksüz olsun!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.