Sakızı tazeledik

A -
A +

Pazarda sakız satan çocuk bağırıyor, "Bir hafta çiğne, ayakkabının altına pençe yap!" Bazı iktisatçılar, istikrar programlarını sakıza benzetirler. İstikrar programları, tıpkı sakız gibi, damağınızda önceleri hoş bir tat bırakır, fakat çiğnendikçe (yani program uygulandıkça) çeneniz yorulur, çekilmez olur ve nihayet atılırlar. Sakızın atılmaması için tadının kaçmaması, çeneyi yormaması beklenir. Türkiye, 2005 itibariyle sakızını tazeledi. Geçen ay, önce KEP (Katılım Öncesi Program) daha sonra halen imzalanmayı bekleyen Stand-by'ın omurgası açıklandı. Aslında KEP açıklanmadan önce Stand-by olgunlaşmıştı. KEP'i belirleyen Stand-by düzenlemesiydi. Zamanlama son derece isabetliydi. KEP ile Stand-by birbiriyle tutarlı olmak zorunda. Böylece, ekonomi medyası olarak bizler de sakızımızı değiştirmiş olduk. Daha doğrusu, eski sakızı farklı bir ambalaj ve aroma ile çiğnemeye başladık. Buradan, "İlgililerin ve medyanın çenesine kuvvet, iyi çiğnemeler..." temennisinde bulunabiliriz. İstikrar politikaları, bir öncelikler listesidir. Aynı anlama gelmek üzere, temel iktisadi amaçlar arasındaki çatışmaların belirginleştiği bir alandır. İktisat politikaları ve özellikle de istikrar programları söz konusu olduğunda, toplumun tüm kesimlerinin yazılan senaryo ve üstlenilmesi gereken roller konusunda aynı görüşte olması beklenemez. Bütün bu hususlar, yeni program için de aynen geçerlidir. Ders aldık mı? Yaşadığımız krizler, bize bazı refleksler kazandırdı. Şubat 2001 krizinden bu yana değişmeyen bir gündemimiz var; "Büyüyelim, ama istikrarı delmeyelim!" diyoruz. IMF destekli program da, "istikrar içinde büyüme"ye odaklanıyor. Şimdi soralım: -Büyüme, cari işlemler açığını finanse edilemez boyutlara sürüklerse, borçlanma dinamiklerini (vade, borç stoku/GSMH, ve reel faiz) kötüleştirirse, ne olur? -Büyüme, kendi kendini telef etmiş olur! Kamu açıklarıyla pompalanan ve sadece sıcak para girişi ile uyarılan büyüme modellerinin krize tosladığını gayet açık bir biçimde gördük. Cari işlemler açığını bir saatli bombaya dönüştürerek risk primi üretmek ve ekonominin temel aktörlerinin ufkunu karartmak istemiyorsak ne yapmalıyız? Ekonomik büyümede dış talebin katkısını artırmak, cari açığı azaltmak ve/veya cari açığın finansmanın daha sağlam kaynaklara dayalı olarak yapılabilmesini mümkün kılıyor. Büyümeyi, verimlilik artışı, atıl üretim faktörlerinin harekete geçirilmesi, uluslararası alanda rekabet edebilir mal ve hizmet üretimi, doğrudan yabancı sermaye girişi ile desteklemek gerekiyor. Diğer taraftan, mali disiplini sağlamaya, enflasyonu düşürmeye, borç dinamiklerini iyileştirmeye, yapısal reformları sürdürmeye devam etmek zorundayız. *** Niçin? "Biz bu filmi, yani krizi daha önce de görmüştük!"dememek için... Başka çare var mı?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.