Bu yıl İsviçre'nin Davos kasabasında ikincisini takip ettiğim Dünya Ekonomik Forum 2008 toplantılarında, global kriz dalgalanmalarının nerede ve nasıl biteceğini ekonomiye yön veren sihirbazlar tahmin etmeye çalıştı. Sonuçta, önlemeye çalıştıkları krizi yönetme sorunu ile karşı karşıya gelmekten başka bir kaçış yolu bulunamadı... Norman R. Augustıne'nin Kriz Yönetimi adlı makalesinde tarih boyunca iş hayatında krizlerin hiç eksik olmadığını vurguladıktan sonra 1637'de Hollanda'nın lale soğanlarıyla yapılan spekülasyonu hatırlatır... Soğan başına bugünkü değeriyle 1000 doları bulunca piyasa kendi ağırlığı altında çöker ve spekülatörler ile destekçilerini yıkıcı finansal krizlere sürükler... 1861'de ise Western Union'un ilk kıtalararası telgrafı işletmeye aldığında daha çocukluk dönemini yaşayan Pony Express bir anda ortadan silinir. 1906'da, San Francisco depreminin kenti ve bankacalık sektörünü yerle bir eder ama bütün bunlara rağmen A.P. Giannini'nin küçük Bank of America'sı kriz boyunca kredi açmayı sürdürerek dünyanın lider bankalarından biri olur... * Global şirketlerin küresel krizlerde neden yalnız kaldığını ve iş birliğine gidebileceği bir dostu niçin bulamayışının altında yatan acı gerçekleri bulup ortaya koymanın belki de zamanı... Yoksa, yorgun dünya daha çok krizle yatıp krizle kalkar... Sevinerek kazanıp, ağlayarak kaybedenlerin dünyasında kazanç ve sevinçleri paylaşamasını asla öğrenemeyenler, kriz günlerinde de etraflarında bir dost bulamayacaklar. Kazanma hırsının vardırdığı son durakta şirketleri yöneten ve şirket fonlarına para yatıran hissedarların ödedikleri ağır faturanın adı elbette; global kriz olacaktır... İnsanların mutluluğu üzerine kurulmayan hiçbir sistem artık uzun vadeli ayakta duramıyor... Sadece, dünyalık ve kazanma hırsı üzerinde yükselen ve gösteriş abidesi gökdelenlerinden oluşan 'digital kale' lerine çekilenler dünya durdukça daima batıp çıkacaktır... * Global mutluluğu kazanmayı istemeyenler, kazanma şanslarına ve imparatorluklarına sürekliliği bu yüzden kazandıramıyor... "Ağlayanın malı gülene yâr olmuyor" gerçeğindeki sırrı anlamamakta ısrar edenler kendi elleriyle kurdukları muhteşem imparatorluklarının bataklığında sırayla boğulup gidiyorlar... İnsanı, birazcık anlamak isteyenlerin, yalandan arındırıp hakikate taşımayı kendine dert edinen rehberlere bakmaları gerekir... Davos'taki oturumlara katılan liderler; 'liderler, gittikçe inandırıcılıklarını neden kaybediyor?' sorusuna cevap arayarak günlerini geçirdi. Kısa vadeli mutlulukları krizler gölgelerken, uzun vadeli mutluluklar da parayla satın alınamıyor!