Ekmeğine 'kan' doğrayanlar

A -
A +

Biz, kentlerin kıyılarında köhneyen ve pas kokusunun sindiği limanlarda'gün doğarken, ya da güneş batarken' denizlerde demir alan gemilerin ardından çığlık atan martıların gökyüzünde kanat çırpışlarından ve uzaklara gidenlere beyaz bir mendil sallandırmaktan ibaret sandık; denizciliği. Ve denizlere yelken açıp da aylarca evine dönemeyen kaptan ve tayfalardan... Biz, gemileri nedense hep uzaktan sevdik. Tersanelerde 'gün doğarken, ya da güneş batarken' demir döğen ve elleri nasırlaşan işçileri hiç tanımadık... Ekmeğinin kavgasından başka bir kavgası olmayan, yerini yurdunu terk edip de medeniyet başkenti diyerek öğünülen kentlere gelen ve ekmeğine kan doğrayan bu insanları belki de hiç tanımak istemedik... * Kentin kıyılarındaki tersanelerde usulca ve sessizce gelip geçen bu insanlara figüran rolünü biçenlerin sessiz filmlerindeki çarklardan haberdar olmadık, görmedik, bilmedik! Ekmeklerine 'kan' doğrayanların akıbetlerine duyarsız kaldık! Onlar; bu kentleri yıkmaya, yakmaya değil, binip de uzaklara gidilen gemileri yapanlardı... Aynı topraklardan gelerek kentleri yakıp yıkanlar, mafya çetelerine girenler, uyuşturucu satanlardan, gökdelen dikip de zengin olanlardan olmadıkları için mi, hayat kavgasından sürekli yenilerek çıkıyorlar? Ve kurda kuşa mağlup ediliyorlar! * 'Kul hakkı'ndan dem vuranlar Almanya'nın Flensburg kentindeki tersaneyi gidip görsün. Kimin daha kula ve emeğe değer verdiğini anlasın. En güzel sözü, Gazeteci Sadık Güleç'e Batmanlı tersane işçisi söylemiş; "Marangozdum, gemileri tahtadan sanıp geldim. Meğer demirmiş!" Bu ülkeyi seven, ekmeğine kan doğrayan demir yürekli insanlara sahip çıkma zamanıdır. Sessizce ölüyorlar kentin kıyılarındaki tersanelerde milyarlarca dolar kazandıran ve demirden gemileri yapanların elinden tutulmalı artık. Ne zamandan beri, sadıkları ihanete, hainleri sadakate davet etmekten yorulmayan bir ülke olduk? Yoksa o tersanelerde ekmeğine kan doğrayanlar; "Gül renginde gün doğarken, Boğazdan gemiler usulca geçerken, Gel çıkalım bu şehirden, Ağaçlar gökyüzü ve toprak uyurken, Haydi kalk gidelim bu şehirden, Gün doğarken ya da güneş batarken, Belki kuşlar geçer üstümüzden, Kanatlanır senin ellerinden..." şarkısındaki adam gibiler bu kenti terk ederken, ekmeğe kan doğratanların imparatordan sayıldığı 'suçlular'ın kentine dönecek!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.