Son liman

A -
A +

Büyük kentlerde telaş vardır. Bir yerden bir yere yetişebilmek derttir. Eve helalinden ekmek götürebilmek her yiğidin harcı değildir... Düzen kirli yarışlara gebedir. Geçim kaygısı had safhadadır. Emekçi iki dudak arasında gezinmekten yorgundur. Hemen herkesin yüreğinin bir köşesinde alıp da başını uzaklara gideceği ve etrafındakilerden gizlediği bir son liman hayali vardır... Ya kirlenmemek ya da o kadar çok kirlenmiştir ki temizlenebilmek için kaçıp gitmek ister... Kolay değildir gidebilmek... * Bu kentin alışkanlıklarından, ihtişamından, denizinden, fırsatlarından, büyülü güzelliğinden ve kalabalığından o son limana kaçabilmek dünyayı terk etmek kadar zordur... Çünkü, son limana yolculuk tek kişilikten ibaret değildir. Yoldaş gerekir... Herkes lafta arkadaş, dosttur ama yoldaş yoktur... Yolculukların çoğu yoldaşsızlıktan yarım kalır! * Daracık sokaklar... Maviye boyalı ahşap panjurlu ve cumbalı beyaz evler... Tepelerinde dönen dev pervanelerin koynuna kendini bırakan rüzgâr gülleri... Tek tük kalan sakız ağaçlarıyla Ege'nin şirin bir kasabası Alaçatı... İnsan, kuş sesleriyle güne uyanınca büyük kentlerin keşmekeşini daha iyi tarif edebiliyor... Alaçatı sanki ziyaretçilerin kulağına; - Seni çok özledim ama çok özledim çocukluğum! diyordu... * Alaçatı'daki bir restoranın kapısının ardında kurşun kalemle yazılmış beyaz bir kağıtta şu not duruyordu; -Yüzünü güneşe dönen adamlar gölge görmez... Peki; yüzünü gölgeye dönen adamlar güneşi görür müydü? Neye dönerse yüz onu görür... Dönmediğinden mahrum kalır... Mesele kararı vermektir; Güneş mi? Yoksa gölge mi?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.