Tükenen vatandaş...

A -
A +

Teknik servis rezaletine 'dur' denilmiyor. Tüketici hakları koca bir yalandan ibaret hale getiriliyor. 'İş ve ticaret' ahlakından yoksunlaşan bir düzen sisteme gittikçe hakim oluyor... Araçlar, cihazlar ve telefonlar 'tavuk' misaline dönüştürülüyor... Hasarlı bir kaza yapıldığında aracın kaskosu yoksa aracın yarısı kadar tamir ücreti ödetiliyor... Kaskosu varsa fatura katlanıyor... Arabası olan evlat sahibi olmuş gibi... Yakıt, taşıt pulu, zorunlu trafik sigortası, kasko ve bakım maliyetlerinin on yıllık gideri toplandığında küçük bir servete dönüşüyor... Parklar, yollar ve köprüler de zaten paralı... Araçların rutin bakımında dönen dolabın haddi hesabı yok... Nasıl olsa denetleyen yok... Devlete gelince zaten vergilerini topluyor, gerisiyle de ilgilenmiyor... Araç, petrol, yedek parça ve lastik lobisi nemalandıkça nemalanıyor... * 500 liralık yedek parçaya 1300 lira işçilik masrafı ekleniyor. 7 litre yağ 700 liraya dolduruluyor. Üç yılda bir lastik değiştirme furyası ise ayrı bir dert... Şimdi de kış lastiği takma zorunluluğu getiriliyor... Sanki bu ülkeye aralıksız altı ay boyunca kar yağıyor... Araç sektöründe durum böyle... Peki, ev ve iş yerlerindeki teknolojik ürünlerde durum çok mu farklı? Daha da beter... Cihazlar arızalandığında teknik servis problemi başlıyor. Randevu almak, teknik servisi getirtmek dert. Servis ve parça ücretini ödeyebilmek için asgari ücretli bir vatandaş belki on beş gün çalışmak zorunda kalıyor... Arızalanan her cihazın ya bir kartı, ya da önemli bir parçası yanmış veya bozulmuş oluyor... * Bankalar, sağlık kuruluşları ve telefon şirketlerinin otomatik telefon çağrıları ve mesajları ile meşgul olmak ise ayrı bir dert. Çağrı merkezlerindeki bilgisayarların başına asgari ücretle oturtulan binlerce operatörün gece gündüz demeden ısrarlı arayışları artık iletişim tacizine dönüşmüş durumda... Vatandaşın bir derdi olduğunda ise muhatap bulabilmesi için kırk defa araması gerekiyor ve telefonun ucunda bir hayli bekletildikten sonra robotlaştırılmış operatörle konuşmak zorunda kalıyor... Kuralsızlığı kural haline getiren sermaye karşısında vatandaş yumurtası elinden çalınan bir tavuktan farksız... Horozların kim olduğunu söylemeye gerek var mı? Vatandaşa 'tüketici' denildiği günden beri varılacak yerin burası olduğu belliydi... Sadece seçim zamanlarında vatandaş 'tüketici' değil, seçimlerden sonra 'vatandaş' yine tüketiciden sayılıyor... Ve tüketen vatandaş, tükettikçe tükendiğinin farkına varamıyor...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.