Kanser teşhis ve tedavisinde yeni bir ilacın bulunmadığı gün geçmiyor neredeyse. Ya da yeni bir tıbbî cihazın geliştirilmediği. Endosonografi de bunlardan biri. Bu cihaz, bir nevi endeskopi ve ultrason cihazlarının kombinasyonu. Bilhassa mide kanserinin erken teşhisinde önemli rol oynuyor ve bu sayede yüzde 85'e kadar çıkıyor doğru teşhis imkânı. Hele bir de biyopsi yapıldığını düşünün. Yüzde 95'e çıkıyor oran. Yemek borusu, on iki parmak bağırsağı ve pankreas kanserinde de öyle. Tıpkı mide kanserinde olduğu gibi erken teşhis mümkün. Haa, bir de karaciğer var. Mideden girip karaciğer görüntüsü almak da mümkün. Teşhisi koyduktan sonra geriye ne kalıyor ki? Ameliyat, ya da ilaçlı tedavi. Orada problem yok zaten. Önemli olan teşhis. Endosonografi cihazının en önemli özelliği; MR'da dahi görüntülenemeyen lezyonların tespitine imkân vermesi. Mide duvarında kalınlaşma varsa (ki bu durum mide kanserinin habercisi) bunun tespiti ancak bu cihazla mümkün oluyor. Ayrıca, kapalı cerrahiye de imkân veriyor. Dolayısıyla, operasyon sonrası yaranın iyileşme süreci azalıyor. Enfeksiyon ve komplikasyon riski de düşüyor tabii. Cihazda gelişme var da ilaçta yok mu sanki? Var. Karaciğer kanserinde mesela. Yeni ve etkili ilaçlar çıktı. Bu ilaçların da tıpkı diğer kanser ilaçları gibi pahalı ilaçlar olduğuna işaret eden Hebipa Derneği Başkanı Prof. Dr. Abdülkadir Dökmeci, Sağlık Bakanlığı'nın izin vermesi halinde bu ilaçların sosyal güvenlik hastalarının tedavisinde de kullanılacağını söyledi. Bu yenilikler Antalya Manavgat Starlight Otel'de gerçekleştirilen Hebipa Kongresinde konuşuldu. Ayrıca, Kongrede siroz ve hetatit B üzerinde de duruldu. Hepatit B hastalığının Türkiye'nin önemli bir meselesi olduğunu belirten Abdülkadir Dökmeci, karaciğer yağlanmasına da dikkat çekti. Alkolik karaciğer yağlanması mesela. Alkol karaciğeri etkilemeye başlayınca, karaciğer kendini yağlanarak korumaya çalışıyor. Yağlanma da siroz ve Hepatit B'ye sebep oluyor. Hepatit B'nin başka nedenleri de var tabii. İnsülin direnişinin düşmesi, kötü beslenme, genetik bozukluk ve çevre. Hepsi hastalık nedeni. Siroz ve hepatit B'den dolayı fonksiyonunu kaybeden karaciğerin kanser riski de yüzde 2 ya da 5 artıyor tabii. Çok dikkat etmek lazım. ABD kardiyoloji, Japonya ise gastrolojide çok ileri. İleri çünkü, ABD vatandaşlarında kalp hastalığı yaygın. Japonlarda ise mide. Türkiye'de karaciğer hastalıkları sık görülüyor ama bu konuda yeterli ar-ge çalışması yapılmıyor. Dolayısıyla, ilaç ve tıbbi cihaz temini zorlaşıyor. Herkes kendi derdiyle uğraşıyor çünkü! Hal böyle olunca fertlere düşen görev daha da artıyor. Sağlıklarını iyi korumaları lazım bir kere. Hasta olmamaya gayret göstermeleri lazım. Dengeli beslenmeye, düzenli uyumaya ve mümkün olduğunca spor yapmaya dikkat etmek de şart. Hele yürüyüş? Asla terk edilmemeli.