Fetih günü hediyesi

A -
A +

Borsa İstanbul kendine stratejik ortak bulup güven arttırıyor, alanını genişletiyor ve altyapısını güçlendiriyor. Şimdi Avrupalı ortak aldı ve daha da güçlendi.  

İki gün önce İstanbul'un fethinin 562'nci yılı kutlandı. Fethin askerî ve siyasi öneminin yanında ekonomik önemi de vardı. Ki, belki de en önemlisi buydu.

Borsa İstanbul (BİST) Genel Müdürü Tuncay Dinç'in dediği gibi Osmanlı İmparatorluğu, fethinden hemen sonra bölgenin büyük sermayedarlarını ve ticaret erbabını İstanbul'a çekerek; şehri dönemin en büyük ticaret merkezi hâline getirdi.

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), Borsa İstanbul'un yüzde 10 hissesini satın alarak Borsa'ya ortak oldu ve fethin kutlandığı 29 Mayıs günü ön protokol imzalandı.

Bu ortaklığın birçok faydası var tabii. BİR; güven: Bu protokol, Türkiye ekonomisine ve Borsa İstanbul'un potansiyeline duyulan güveni sembolize ediyor. İKİ; finans merkezi: İstanbul'un finans merkezi olması yönünde önemli bir adım atılmış oldu. ÜÇ; yabancı yatırımcı: EBRD'nin BIST'in yanında olması, yabancı yatırımcının daha fazla güven duymasını sağladı. DÖRT; bilgi: Borsa İstanbul, EBRD'nin bilgi ve tecrübesinden istifade etme imkânı buldu. BEŞ; sürdürülebilirlik: EBRD ile ortaklığın 2021 yılına kadar devam edecek olması da önemli tabii.

Borsa İstanbul'un halka arzı

Borsa İstanbul Genel Müdürü Tuncay Dinç, Borsa İstanbul hisselerinin yüzde 42,75'inin Hazine'ye ait olduğunu ve bu hisselerin 2016 yılının ikinci çeyreğinde halka arz edileceğini bildirdi. Önce bölgenin, sonra dünyanın finans merkezi olma yolunda önemli rol oynayan BIST'in halka arzı önemli bir gelişme.  

Finans Merkezi olma şartı

Tuncay Dinç'in Osmanlı benzetmesi, günün önemine uygun bir benzetme. İstanbul'un finans merkezi hâline getirilmesi gerekiyor ve Borsa İstanbul bu konuda önemli adımlar attı. Altyapısını güçlendirdi. Türev ürünlerinin işlem görmesi için Londra Borsası ile anlaşma yaptı. 2014 yılında yüzde 5 hissesini ABD'li borsa işlemcisi Nasdaq OMX'e sattı ve onunla stratejik ortak oldu. EBRD ile gerçekleştirdiği stratejik ortaklıkla etkinliğini daha da arttırdı. Bunlar elbette ki iyi şeyler fakat yetmez!

Türkiye'nin daha yapacağı çok şey var. Osmanlı döneminde İstanbul finans merkezi oldu. Evet, bu doğru ama o dönemde Osmanlı Devleti zengindi. Yeniçeri askerinin tasarrufu vardı. Tüccarların kasası para doluydu. Şimdi öyle mi ya? Ülkenin iç tasarrufu yüzde 13 civarında! Neredeyse tüm yatırımlarını borç kaynaklarla gerçekleştiriyor. Hâl böyle iken İstanbul'un finans merkezi olması için geriye bir tek şey kalıyor; güven. O da hukukla mümkün. Türkiye'nin hukuki eksikliklerini bir an önce gidermesi ve güven unsuru hâline gelmesi şart oldu.

Neden finans merkezi?

İstanbul'un ya da Türkiye'nin finans merkezi olmasının sayısız avantajı var. Sadece bölge için bile anlatılamayacak kadar çok faydası var. Malum bölge petrol bölgesi ve o ülkelerin kasaları petrol geliri dolu. Ne yapıyorlar bu tasarruflarını? Londra ya da New York bankalarına yatırıyorlar. Onlar güvenli çünkü. Onlar ne yapıyorlar? Türkiye gibi ülkelere borç veriyorlar. Para her el değiştirmede komisyon ve faiz de katlanıyor tabii. Şayet Türkiye o güveni vermeyi başarır ve finans merkezi olursa, hem aldığı borcun komisyonu ve faizi aşağı iner, hem de başkalarına borç verirken komisyon alıp paradan para kazanır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.