Sağlıklı?yaşamanın?birinci kuralı;?hiç?şüphe?yok?ki, hasta?olmamaktır.?Şayet hastalık?söz?konusu?olmuşsa, o vakit de erken teşhis?ve?tedavi?yoluna gitmek?birinci?öncelik?olur.?Teşhiste gecikme?hem?tedavinin uzamasına ve hem de yapılan harcamaların artmasına?yol?açar?çünkü.?Sağlıklı?kalmak için?doğru beslenme, düzenli uyku ve spor şart.?Bir?de?tabii?stresten?uzak durmak lazım. Fakat genetik nedenler, çevre kirliliği ve kişilerin sağlıklarına gerekli itinayı göstermemelerinden dolayı hastalıklar artıyor?ve?tedavi?için?milyarlarla?ifade edilen?paralar?harcanıyor.?Sosyal?güvenlik meselesi, tüm dünyanın meselesi. Her geçen gün artan sağlık harcamalarından dolayı ülkelerin bütçeleri açık veriyor ve bu yüzden krize giriyor birçoğu. Sağlık harcamalarını asgariye indirmenin bir yolu var mıdır acaba? Var tabii: Sağlık Ekonomisi. Sağlık kurumlarının hemen hepsi sağlık ekonomisi sistemini kullanmaya mecbur hissediyorlar kendilerini. Bir de en büyük harcamayı yapan Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) durumu var tabii. Senede 50 milyar TL harcama yapan ve yaptığı bu harcamaların yüzde 60'ı devlet tarafından karşılanan bu kurum gerçek anlamda tasarruf yapabiliyor mu acaba? Geçen hafta sonu Ankara'da gerçekleştirilen "Sağlık Ekonomisi Kongresi"nde bu soruların cevabı arandı. Özel ve kamu yöneticilerinin yoğun ilgi gösterdiği ve dikkatle takip ettiği kongre, iştirakçilere yeni ufuklar kazandırmakla kalmadı; birçok alternatif de sundu. Netice itibariyle tedaviye muhtaç bir hasta ve onu tedavi eden hekim?söz?konusu?ama?o?kadar?çok şeye ihtiyaç duyuluyor ki; anlatamam. Hastane,?klinik, yatak, cihaz, ameliyathane,?araç-gereç...?say?say bitmez. Neresinden bakarsanız bakın, çok büyük bir?endüstri?ve?sebep-sonuç?ilişkileri çok?farklı. "Hasta iyi olsun da ne olursa olsun" dediğinizde farklı, "maliyeti de dikkate alayım" diye düşündüğünüzde daha farklı bir sonuçla karşılaşıyorsunuz. Doğru olanı, en düşük maliyetle?en?iyi?tedaviyi?gerçekleştirmek tabii. Her ülkenin maliyetleri aşağı çekmek maksadıyla uyguladığı bir sağlık teknolojilerini değerlendirme tekniği (HTA) var mesela. Aralarında farklılıklar olsa da batı ülkeleri çok eskiden beri uyguluyor bunu. Doğu ülkeleri ise yeni yeni başladı. Ülkelerin kendilerine has özelliklerinin olması gayet normal tabii. Sistemlerinin farklı olması da. Türkiye kendi sistemini kurmaya çalışıyor. Kamu hizmeti veren kurumların tek elden yönetilmesi mi daha verimli, ayrı yönetilmesi mi? Her birisi tartışılıyor bu uygulamaların. Hakeza doktor. Türkiye'de 200 bin civarında doktor görev yapıyor. Bu doktorların yüzde 15'i üniversite öğretim üyesi. Üniversite hastanelerinin bu sistem içindeki rolü ne olmalı ki, başarı elde edilsin? Özel hastaneler hangi rolü üstlenmeli? Referans ilaçların fiyatlandırılması ve geri ödemeler hangi esasa göre yapılacak? Çok derin mevzu ve?problem?her?geçen gün büyüyor! Sistemin bir an önce işler hale getirilmesi lazım? Bu ihtiyaç dikkate alındığında; Sağlık Ekonomisi ve Politikaları Derneği'nin gerçekleştirdiği "I. Sağlık Ekonomisi Kongresi"nin bir nevi milat olduğunu söylemek mümkün.