Sağlıkta gerçekleştirilen reformlar Tükiye'nin gururu olup çıktı! Nasıl çıkmasın ki? Hastaneye erişim kolaylaştı bir kere. Git, muayene ol, git! Muhteşem hastaneler açıldı. Aile hekimliği başlatıldı. İlaç temini kolaylaştı. Bunun yanında Türkiye sağlık turizminde de iddialı hale geldi; tüm komşu ülkelerden hasta geliyor. Ayrıca, hekimlerin kurduğu dernek ve vakıflar da katkı sağlıyor bu büyümeye. Göz dolduran işler yapıyor hepsi de. Meslektaşlarına Batı'daki gelişmeleri anında takip etme imkânı sağlıyorlar her şeyden önce. Türk doktorları branşları ne olursa olsun, Batı'daki meslektaşından geri kalmıyorlar böylelikle. Bu sivil organizasyonlar sadece Batı ile temas halinde değiller haa; onu da söyleyeyim: Bilgi ve becerilerini komşu ülkelerdeki meslektaşlarıyla da paylaşıyorlar. Kongrenin biri bitmeden diğeri başlıyor. Devamlı iletişim. Dediğim gibi bunların her birisi Türkiye'nin gururu. Da... Ah keşke bir de şu Bakanlık-Üniversite kavgası olmasaydı, ah keşke! Üstüne üstlük gün geçtikçe artıyor gerginliğin dozu. Gerginlikten bana ne, yesinler birbirlerini diyorum bazen. Kazın ayağı öyle değil ama; ucu vatandaşa değiyor! Bilhassa durumu ağır olan hastalara... Onlar müthiş etkileniyor bu kavga ve gürültüden. Bakılmıyor bir kere o hastalara! Hastalık artıyor ama bir taraftan da daha etkili ilaç ve protez aletleri üretiliyor. Orada da baş döndürücü yenilikler var yani. Gel gelelim, Sağlık Bakanlığı bu yeni ilaçlara ruhsat vermiyor. Verdiğine de ayak sürüyerek veriyor. Pahalı ya; geciktiriyor! Hasta zenginse, eh, bakıyor başının çaresine. Ya fakirse? Orasını ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Bir de tıbbi cihaz ve protezler var. Ucuz Çin malları istila etti piyasayı. "Hemşire yanlış iğne yaptı" deyip hemşireye yükleniyor hasta! Hemşire neden yanlış yapsın ama muhatap o ya; vurun abalıya! "Doktor çürük protez taktı" diye sille tokat girişilen hekim sayısı da arttı. Halbuki hiç kusuru yok garibimin. Bakanlık, "şunu kullanacaksın" diyor, o da kullanıyor! "Tam Gün Kanunu" ve "Performans Uygulaması" da ayrı handikap! Muayenehanesi olan üniversite hocasına, üniversitede hasta muayene etme ve ameliyat hakkı tanımıyor Sağlık Bakanlığı! İyi de öyle eğitim olmaz ki! Hoca öğrencisine nasıl öğretecek ameliyatı? Pratik olmadan ders ders olmaz ki! Vahim bir durum! Şimdi sırada sağlık personelinin sözleşmeli yapılması var. Vahim mi vahim! O yetmezmiş gibi üniversite hastanelerinin Sağlık Bakanlığı'na bağlanması da söz konusu. Vahimin de vahimi! Öğretim üyelerinin çoğu ayrılıp özel hastanelere ya da kendi muayenehanelerine gitmeye başladı. Bu gidişle hasta bakan, eğitim veren, öğrenci yetiştiren hoca kalmayacak üniversitelerde! Sağlık Bakanlığı başlattığı reformu tamamlayacaksa; bunu hekimle birlikte yapmak zorunda. El ele, kol kola! İtişip kakışmanın anlamı yok. Bunun bedelini hasta çeker, yoksa... Gelişmekte olan medikal cihaz üreticileri çeker... İlaç fabrikaları çeker... Daha doğrusu ülke çeker! Kavgasız çözün şu işi.