Siz hâlâ Amasya'yı görmediniz mi yoksa?

A -
A +

Amasya öyle değişmiş ki, tanıyamadım! Üç sene içinde olmuş bu hem de. Müthiş değişmiş. Tarihle zaman bütünleşir de bu kadar mı güzel olur? Olmuş işte. Görmek lazım. Ne yapıp edip gidin görün. "Tarihte yolculuk yapmak istiyorum", diyenlere birebir gelecektir. Kültür gezisi yapmak isteyenlere de öyle. "Geçmişten bana ne, ben günü yaşamak istiyorum" diyenlere, yine Amasya"yı tavsiye ederim. Havası, suyu, ormanları ve güneşiyle ilaç gibi gelecektir onlara. Hele bir de o güler yüzlü Amasyalıların sohbeti var ki, tadına doyum olmuyor. Amasya malum "Şehzadeler Şehri." Yıldırım Beyazıt başta olmak üzere 7 padişah, şehzadelikleri döneminde bu kentte vali olarak görev yapmış. Bir de padişah olmayan 5 şehzade var ki, Amasya"da yaşayan şehzade sayısı on iki ediyor. Ayrıca, sayısız evliyası. Hanedan üyeleri ile alim ve ulema bir şehirde yaşar da o şehrin sosyal ve iktisadî hayatı güzel olmaz mı? Amasya, her yönüyle mükemmel. Hem güzel, hem düzenli. Cami, han, hamam, konak ve yalıları ile emsalsiz bir şehir. Ayrıca, sosyal dayanışması fevkalade iyi. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde kurulan imarethane ve aşevleri garip gurebanın tüm ihtiyacını görmüş. Bu gelenek unutulmuş, sanmayın sakın. Devam ediyor. Hakeza Darüşşifa. Buralardan şifa dağıtılmış, medreselerden ise ilim. Hemen belirteyim ki, Amasya"nın tarihi Selçuklu ile başlamıyor. İlk yerleşim MÖ 5500 tarihi. Hitit ile başlayan ve Pers, Pontus, Roma, Bizans dönemleri ile devam eden medeniyetlerden sonra geliyor Selçuklu. Pontus krallarına ait 18 adet "Kaya Mezar" ile hâlâ dimdik ayakta duran Harşena Kalesi şehrin tarihi dokusuna ayrı bir renk katıyor. Sıkı durun; enteresan bir şey söyleyeceğim size. Böylesine muhteşem bir tarihî zenginliğe sahip olan Amasya"da kişi başına düşen milli gelir ne biliyor musunuz? Bin 500 doların altında! Fakir yani. De... bu fakirlik şimdilerde işine yaramış şehrin. Nüfusunun önemli bir kısmı geçimini tarımla sağlıyor. Sanayi yok denecek kadar az çünkü. Dolayısıyla, göç almamış. Bu da şehri gecekondu istilasından korumuş. Gaziantep gibi olmamış mesela. Haliyle, tarihten miras kalan cami, medrese, han, hamam ve o güzelim Amasya evleri olduğu gibi kalmış. Amasyalı, bakmış görmüş ki sanayileşemiyor. Tarımla karnının doyması zaten imkansız. Turizme yönelmiş. Halkın bu arzusu ile son 3-4 valilinin arzusu üst üste gelince, şehirde müthiş bir turizm patlaması yaşanmış. 502 tescilli yapı var kentte. Her sene bunlardan 15-20"si restore ediliyor ve otel, pansiyon ve restoran olarak turizme kazandırılıyor. Hepsi de temiz ve iyi yönetiliyor bu işletmelerin. Amasya Valiliği, Belediye, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve sivil toplum kuruluşları el ele verip yapmışlar bu değişimi. Sadece Amasya ile sınırlı da kalmamışlar haa, onu da söyleyeyim. Samsun, Tokat ve Çorum... onlar da var bu kalkınma stratejisinin içinde. Ne yaparlarsa birlikte yapıyorlar. Bu da gelen turistin bölgede daha fazla kalmasını sağlıyor. Ki, en çok istedikleri şey bu. Turist 2 gün ve daha fazla kalsın. Amasya"nın o muhteşem güzelliğini ve yaşadığı değişimi görmeme, Garanti Bankası"nın tertiplediği "Anadolu Sohbetleri" vesile oldu. 60"ıncısı Amasya"da düzenlenen bu sohbette neler konuşuldu? Onları ve Amasya"nın geri kalan güzellikleri bir sonraki makalemde. Ne yapayım, yerim dar!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.