Türk milletinin uyanıklığını bilmeyen mi var? Kestirmeden hallederiz işimizi. Onunla da kalmaz, bu davranış biçiminin "uyanıklık" olduğunu kabul edip gururlanırız da. Böyle davranmayanları "ti"ye almada da üstümüze yoktur ha, o da ayrı bir medarı iftihar vesilemiz!.. Daha temelini dahi atmadığımız binanın "çıkma katı"nı düşünmek bize mahsus bir meziyet (!) mesela. Plan, proje umurumuzda olmaz. Dolayısıyla, binanın inşasında mimarın da mühendisin de yeri yoktur. Mantar gibi çıkan gecekonduların hali malum. İnşaatçılıkta böyleyiz de başka işlerde farklı mıyız? Keşke öyle olsaydı ama ne gezer!.. Ne hukuk, ne hukukçu! Ne sigorta, ne sigortacı! Ne sistem, ne sistem adamı! Varsa yoksa kolaycılık. Hep kolaycılık, hep kolaycılık... İşletmelerin mali ve finans raporlarına ne demeli? Vergi dairesine karşı sorumluluğunu yerine getirmek için ver beyannameyi olsun bitsin! Mükellefin bu tutumunu bilen Maliye de kendi gardını alırken "Türk usulü" bir yöntem uygulamaktan geri kalmıyor tabii. "Benden vergi kaçıkmak ha, al sana ceza!" Böyle bir sistem Türkiye'den başka yerde yok. Kaçan vatandaş-kovalayan devlet. Manzarayı görüyor musunuz? Deveyi hamuduyla yutmaya hazır iş adamı; bu anlayışa ceza-i müeyyide ile karşılık veren Maliye. Durum bu olunca, ne muhasebe ilmine gerek kalıyor, ne de denetim mekanizmalarına! Kaçıran kaçırdığıyla; yakalayan yakaladığıyla iktifa ediyor ve herkesin yaptığı yanına kâr kalıyor. Faturayı vatandaş ödemiş, kimin umuruna?!. Bankacılık sektöründe yaşanan krizde vatandaş 40 milyar dolar ödemek durumunda kalmadı mı? Halbuki, denetim; işletmeleri koruyan bir sistem her şeyden önce. Bazen, istenmediği halde işletmeler zafiyete girebiliyor. Patron veya yöneticiler bu kötüye gidişi şayet vaktinde göremezse yandı gülüm keten helva!.. Doğru dürüst denetim olmuş olsa halbuki, anında fark edilir bu ve tedbirini alan işletme yoluna devam etme fırsatı bulur. Denetimin faydası sadece şirketleri korumakla sınırlı değil tabii. Çalışanları da korunuyor doğru yapıldığı müddetçe. Ayrıca, ortak ve yatırımcıların parasının garanti altına alınması da denetime bağlı. Denetim var, her şey kontrol altında. Denetim yok, kapanın elinde kalıyor bütün maddi varlıklar. Ama dediğim gibi biz vur-kaç taktiğini tercih ettiğimiz için hep; "es" geçiyoruz bütün bu ilmi değerleri. Ne muhasebe, ne denetim! Varsa yoksa "al götür" ya da "vur götür!" Bir de işin vergi yönü var tabii. Şayet, Maliye denetimlerini şirketlerin doğru ve verimli çalışmalarını sağlayan bir sistem üzerine kurabilmiş olsaydı, şirketlerin verimliliği arttığı gibi ödediği vergi de artardı fakat, dediğim gibi o da maalesef ne bulursa almayı şiar edindi kendine. Tavuk-yumurta hikayesi. Denetim olmayınca halka açık şirketi de olmuyor tabii. Veya tam tersi, halka açık şirket fazla olmayınca ciddi denetim de yok. İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (İSMMMO) tarafından tertiplenen "Türkiye Muhasebe Denetimi Sempozyumu"na katılan uzmanları dinlerken iyice pekişti bu kanaatim. > Eski tas Türkiye'yi bu ayıptan kurtaracak bir hareket oldu aslında. TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edilen ve tamı tamına bin 535 maddeden oluşan "Türk Ticaret Kanunu Tasarısı" derde deva cinsinden bir tasarı ama tam kanunlaşacağı esnada Meclis seçime odaklandı. Büyük ihtimalle çıkmayacak da. Yine eski tas, eski hamam durumu yani! İSMMMO Başkanı Yahya Arıkan, "Bu kanun ivedilikle çıkmalı" dedi. "Çıkmalı ki, Türk ticaret hayatı AB ile uyumlu hale gelsin. Şirketlerin bağımsız denetime tabi tutulmasına zemin hazırlansın ve muhasebe mesleği itibar kazansın." Türkiye'nin en kısa sürede ihtiyaca cevap veren kanunlara kavuşturulması gerekiyor. Şayet, anlaşılabilir, mukayese edilebilen, güvenilir bir sistem olmazsa her şeyden önce cari açık büyür. Cari açık tahminlerin çok ötesinde bir beladır ve toplumun bütün değerlerini kemirip atar. En başta faiz oranları yüksek seviyelerde dolaşır ki, bu işletmelerin yatırım kredisi, vatandaşın ise en basitinden ev kredisi almasını engeller. Alsa bile yüzü astarını geçen bu kredinin ki, neresinden bakarsan bak risk!.. 4 gün süren sempozyumda Prof. Dr. Nejat Bozkurt'un "hile" ve "hile denetimi" ile ilgili sunduğu tebliğden çok etkilendim. Beni şaşkına döndüren bu konuyu sizinle mutlaka paylaşmak istiyorum; bir sonraki yazımda tabii.