Yabancı sermaye akışı durur mu?

A -
A +

Geçen makalemde bir nebze temas etmişsem de konunun önemine binaen "Yabancı Sermaye" mevzuunu bir kere daha ele alacağım. Yabancı sermaye hususunda Türkiye'nin performansı hiç fena değil. Evvel emirde bunun altını çizmek lazım. Bir senede 20 milyar dolar yabancı sermaye girişi ne demek? Hele bu gelen doğrudan yatırım için ise. 1990 yılında Türkiye'ye 1 milyar dolar yabancı sermaye geldi diye, neredeyse bayram yapacaktı bu ülkeyi yönetenler. Nereden nereye?!. Geçen hafta Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) tarafından gerçekleştirilen "Fırsatlar Ülkesi Türkiye" başlıklı konferansa konuşmacı olarak katılan Citibank Yönetim Kurulu Başkanı Steve Bideshi, "Türkiye, gidip yatırım yapılacak 5 ülkeden biri" dedi. Eski DPT Müsteşarı Yıldırım Aktürk'le birlikte yemek yediğimiz Nomura Yatırım Bankası Ortadoğu Direktörü Anais Faraj ise "Sri Lanka, Vietnam gibi egzotik ülkeler bile artık yatırımcının ilgisini çekiyor. Türkiye'ye neden gelmesin?" diye konuştu. Faraj ayrıca Türkiye'nin turizm ve alışveriş potansiyelinin çok yüksek olduğunu belirterek; Türkiye'nin kendini belki de Batı'dan daha çok Doğu'ya pazarlaması gerektiğini söyledi. Doğru tabii. Bugün Çin'in bir trilyon dolardan fazla döviz rezervi var. Körfez ülkelerinde ise 1.5 trilyon doları buluyor bu miktar. Hakeza Japonya ve G. Kore. Çinli bile o ülke senin, bu ülke benim seyahat ediyor artık. Son 10 yılda Çin ve Hindistan'a giden doğrudan yatırım miktarı 1 trilyon dolardan fazla. Gelişmiş ülke yatırımcıları âdeta çıldırmış gibi Doğu'ya gidip ha bire yatırım yapıyorlar. Çin ve Hindistan kadar Rusya da bu yatırımlardan istifade etmeye başladı. Bu ülkeler tabii kaynaklarının çokluğundan dolayı ayrıca bir avantaja da sahipler üstelik. Bu yatırım çılgınlığı daha ne kadar sürer bilinmez ama birkaç senede duracağa benzemiyor. Durması için nedenler var aslında. Globalleşme karşıtı hareketler bunların başında geliyor. DTÖ bile korumacılığı tartışır oldu. Ayrıca, bugün yatırım alan ülkelerde yarın yatırım sahası kalmaması da söz konusu. Türkiye'nin ne yapıp edip önümüzdeki 5-10 senede aynı tempoyla yatırımcı çekmesi lazım. Da... nasıl başaracak bunu? Türkiye'nin handikabı Dünya Bankası (DB) Türkiye Başekonomisti Rodrigo Chaves, 2005-2010 yılları arasında dünya gayri safi milli hasılasının yüzde 2.2'si kadar doğrudan yabancı sermaye yatırımı yapılacağına işaret ederken Türkiye'nin pozisyonunu da değerlendirdi. Rodrigo'ya göre GSMH'sının yüzde 4.5-5'i kadar yabancı sermaye çeken Türkiye iyi gidiyor. Ancak GSMH'sının yüzde 10'u, 20'si nispetinde yabancı sermaye çeken ülkeler varken, Türkiye gibi avantajlı bir ülkenin yüzde 5'te kalmasının düşündürücü olduğunu söyleyen Rodrigo, "Türkiye daha fazla yabancı yatırımcı çekmek için bir an önce vergi ve sosyal güvenlik reformunu gerçekleştirmeli" dedi. Türkiye'nin daha hızlı büyümesi lazım. Her sene yüzde 7-8'lik bir büyümeyi sürdürebilmesi içinse yeni yatırımlara ihtiyacı var. Yatırım, parayla oluyor. Türkiye, elindeki parayı borç ödüyor, cari açıkları kapatıyor ve sosyal güvenliği finanse ediyor. Altyapı yatırımı yapamıyor yani. Bu handikabı aşması için doğrudan yatırımcı çekmesi şart. Ancak, bazı temel problemlerden dolayı gelmiyor yabancı sermaye, gelse de nazlı geliyor! Bu problemlerin en başında "kayıtdışı" geliyor tabii. Kayıtdışı demek, haksız rekabet demek. Yatırımcı bu riski göze alamıyor ve gelmiyor. Tavuk-yumurta hikayesi. Yabancı yatırımcı gelip yatırım yapmadığı için Maliye kümesteki kazları yolma cihetine gidiyor ve haliyle vergi oranları artıyor. Yüksek vergi de korkutuyor yabancı yatırımcıyı. Kambur üstüne kambur yani. Sosyal güvenlik meselesi ise tam bir kangren!.. Türkiye'deki istihdamın yüzde 53'ü kayıtdışı. Fona ödeme az ve dolayısıyla sosyal güvenlik açığı her sene büyüyor. Rodrigo, üstü örtülü bu sistemi eleştirdi. Ki, yerden göğe kadar haklı adam. Türkiye'deki sosyal güvenlik kuruluşlarının topu topu 300 müfettişi olduğuna dikkat çeken Rodrigo, "26 milyon kişiyi içine alan bir sistemin 300 müfettişle denetlenmesi mümkün mü" diye sordu. Ki, onların da zaten bir kısmı yangın söndürme cihazlarının çalışıp çalışmadığını denetliyor. Rodrigo'nun üzerinde durduğu önemli meselelerden birisi de şehirlere yapılan devlet yardımlarının şeffaflaştırılması. Eh, doğru söze ne denir?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.