F.Bahçe’deki imza krizi mahkemeye taşınacak gibi. Ancak mahkemenin kapısını çalacağı ilk yer ise bakanlık. Onun mütalaası da; toplam üye sayısının beşte biri. Yani toplanan imzalar eksik.
Fenerbahçe’de beklenen gün geldi ve olağanüstü kongre için gerekli imzalar kulüpten içeri girdi.
Aylar süren organizasyona rağmen toplanan imza topu topu 9.684. Yani 1.311 imza eksik.
54 bin 977 üye varken hem de tarihinin en başarısız dönemindeyken. Dahası efsane başkan Aziz Yıldırım’ın da “Siz varsanız, ben de varım” diyerek camiayı imzaya davet etmişken.
Kusura bakmayın ama bu, Fenerbahçe için tam bir hayal kırıklığıdır.
Bu, tıpkı yönetim kurulu gibi muhalefetin de sınıfta kalmasıdır.
Sayın Aziz Yıldırım sesini çıkarmasaydı, bugünkü sayının yarısı bile toplanmazdı.
Yıldırım “16.464 imza toplayın” dedi. Üzerinden 35 gün geçti, ulaşılan rakam hedeflenenin yarısını anca geçti.
Gelelim imzanın olağanüstü genel kurul çağrısı için yeterli olup olmadığına.
Muhalefet ‘yeter’ diyor. Yönetim ve yönetim seviciler ‘yetmez’ diyor. Sebebi de ‘kanun böyle emrediyor.’
Muhalefettekiler ise ‘Bizim anayasamız tüzük, biz ona bakarız’ diye söylüyor.
Peki, esas alınması gereken hangisi?
Hatırlarsanız bu konuda ilgili kanunun ne dediğini, daha bakanlık resmî görüşünü yazıya dökmeden günler öncesinden buradan duyurmuştum.
Kanuna göre aranan imza sayısının aidatını ödeyenlerin değil toplam üye sayısının %20’si olması gerektiğini ifade etmiştim.
Yani, 54.977 üyenin yüzde 20’si olan 10.995 imza şart.
Şimdi ortada ihtilaf ve tartışma var. Dediğimiz gibi imzalar kulüpten içeri girdi. Divan kurulu, oradan sicil kurulu, derken en son yönetim kurulunun önüne gidecek, kim bilir ne kadarı elenecek.
Belli ki yönetim kurulu kanunu esas alarak “Bu imzalar olağanüstü genel kurul çağrısı için yeterli sayıyı ulaşmamıştır” diyecek.
Muhalefet de “Hayır yeterli” diyerek asliye hukuk mahkemesinin kapısını çalacak.
Peki, asliye hukuk mahkemesi sizce neyi esas alacak?
Tüzüğe mi yoksa 7.405 sayılı Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu’na göre idari ve mali yönden denetiminin Gençlik ve Spor Bakanlığına ait olduğu bir yerde kanunun emrettiklerini mi?
Kaldı ki kanun (medeni kanun, 55. madde) dernek tüzüklerinin kanuna aykırı olamayacağını söylüyor.
Kaldı ki spor kulüpleri tarafından yapılan genel kurulların iptali davalarında yargı organları tarafından bakılan yer, mevzuat hükümleri değil midir?
Peki, bu organların resmî denetim yeri bakanlıksa ki öyle, o zaman bu konuda esas alınması gereken bakanlık tarafından tesis edilen hukuki mütalaa değil midir?
Bu sebeple bakanlık tarafından Fenerbahçe Spor Kulübü’ne verilen hukuki mütalaa, kulüp için bağlayıcıdır ve işlemlerin bu doğrultu da yapılması gerekmektedir.
Şimdi soruyorum size: Bu durumda kanun bizi bağlamaz deme şansı var mıdır?
Konu Sayın Ali Koç’un kalıp kalmaması veya benim bu konudaki düşüncem değil.
Konu aylardır süren belirsizlik ve kaosun daha devam etmemesidir; Fenerbahçe’nin mahkeme kapılarına düşmemesidir; muhalefetin bir defa daha mahkemeden gelecek cevapla hayal kırıklığına uğramamasıdır.
Başkan ben olsam, ne tüzüğe bakarım ne kanuna ne de imza sayısına. Camianın dört senedir şampiyon olamadığı bir ortamda “Artık yeter” deyip oturduğum başkanlık koltuğunda bu hasret 11 seneye çıkmışsa “Beceremedim” der çoktan giderdim!
Tahir Kum’un önceki yazıları...