Amerika'nın çiçeği burnunda Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ("Condi" diye kısaltıyorlar) hafta sonunda ülkemizde olacak. Bush tekrar başkan seçilince önceki kabinesinde değişiklikler yaptı. Sadıklar arasında en sadıklarını görevinde tuttu, diğerlerini yolladı. İlk kabinesinde yer alan ve ılımlı tavırlarıyla denge unsuru gibi duran Colin Powel'in yerine Condi Rice'ı atadı. Onu "Amerika'nın yeni yüzü" olarak tanıttı. Yani bir bakıma ona yüklediği misyonu bu şekilde ifade etmiş oldu. Amerika'nın dünya kamuoyunda sarsılan prestijini tamir etmek için yeni bir yüze, taze atılımlara ihtiyacı var. Amerika 11 Eylül saldırılarının ardından Taliban'ı vurmak, bin Ladin'i yakalamak, dünyayı terör tehlikesinden kurtarmak gerekçesiyle Afganistan'a girdiğinde dünya kamuoyunu da büyük ölçüde arkasında bulmuştu. Ama Irak'a saldırırken aynı desteği bulamadı. Çünkü ileri sürdüğü 'Saddam silahları'nı bir türlü ortaya çıkaramadı. Dünya kamuoyunda ABD ve yöneticileri puan kaybetmeye devam ediyor. Türk halkı da farklı düşünmüyor. Nitekim uluslararası araştırma kuruluşları Türk halkının %82 oranında Bush yöntemlerini tasvip etmediğini dünyaya duyurdular. İşte böyle bir zamanda mütebessim çehresi, keskin koyu bakışlarıyla Condi, ABD'nin yeni yüzü olarak Avrupa ve Orta Doğu turuna çıkıyor. Dünyanın en güçlü ülkesinin en önemli ikinci koltuğuna oturan kişiyi tanımak için giydiği elbiseyi, müzik zevkini, saat kaçta yattığını, hangi yemekleri sevdiğini bilmek pek önemli değil. Basında yer alan özgeçmişi ve sayılan yetenekleriyle sıradan birisi olmadığı kesin. ABD'li güldürü ustası Jon Stewart, göreve başladığı gece Condi'nin parlak özgeçmişini; Stanford'daki başarılı rektörlüğünü, dört dil bildiğini, usta bir piyanist ve kıvrak bir patinaj artisti olduğunu saydıktan sonra nüktesini patlatmıştı: "Onun yetenekleri her şeyi yapmaya müsait. Ancak bir şeye yetmez: O da başka ülkelerle barış yapmak!" İlk adımlar, ilk ilgiler ve beyanatlar çok şeyi haber verir. Hele "dünyayı değiştirmek" gibi küresel bir iddia sahibi iseniz çok daha yakın bir ilgiyle izlenirsiniz. Bendeniz Condi'nin Orta Doğu barışı hakkında ne düşündüğünü, İran hakkında ne söylediğini, petrol için ne dediğini, silâhlanma ve fakirlik hakkında görüşlerinin ne olduğunu, Avrupa'ya nasıl baktığını merak ettim. Güvenlik Danışmanlığı yaptığı yıllarda Avrupa'nın saygın gazete ve televizyonlarına verdiği mülâkatlardan araştırdım. Orta Doğu ve tüm dünyada barışın önündeki tek engelin terör olduğunu, bu itibarla terörü besleyen kaynakların kurutulmasının ilk öncelik olduğunu söylüyor. Bunları da emrivakilerle, ben yaptım oldu mantığıyla değil, ikili çoklu müzakereler yoluyla çözmek gerektiğine inanıyor. Amerikan diplomasisine yeni bir çehre kazandırmak, kılıçları kınında tutmak taraflısı olduğu anlaşılıyor. İbadetini muntazam yaptığını, dinin özel hayatının ayrılmaz parçası olduğunu söyleyen Condi'nin grafiğini izlemeye devam edeceğiz.