Çevreci bir uyanış gerek

A -
A +

Küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda uzman 2500 bilim adamı ve araştırmacının geçtiğimiz hafta Paris'te toplanıp hazırladıkları özet raporu okuduk. Raporun tamamı yıl içinde açıklanacak. Ayrıntılara o zaman inebileceğiz. Rapor hepimize, tüm insanlığa sesleniyor: "Ey insanlık oturduğun, beslendiğin, eğlendiğin, binlerce yıldır acı/tatlı tarihler yazdığın yer küresini berbat ettin. Kör hırsınla kazdın, oydun, gazladın, zehirledin, çamura boğdun. Kazık çakacağım hükmedeceğim, tüketeceğim diye çivisini çıkardın dünyanın. Sâde kendine etmedin. Torunlarının, gelecek nesillerin de hakkını yedin! Bundan sonra küresel âfetlere, sonu gelmez musibetlere hazır ol!" diyor. Ben öyle anladım... Kıyamet kopmadığına göre, yapılabilecek şeyler var demektir. Küresel bir uyanış gerekli. İnsanlar aklını başına devşirmeli. Topyekûn iktisatta, her türlü siyâsette, fert fert kafalarda ihtilâl çapında değişim gerekli. Hem üretim metotlarımızı, hem tüketim alışkanlıklarımızı sorgulamak, enerji tedarik ve kullanım sistemimizi kökünden değiştirmek zorundayız. Kömürü, petrolü daha az kullanmalı, en az gaz salan teknikleri bulmalı, plastiği hayatımızda asgariye indirmeliyiz. "Tüketim toplumu" diye her tür herzeyi yemeye, onca zevzekliği işlemeye mecbur muyuz? Bin yıl çürümeyecek "poşet"leri kullanmaya? Posası alınmış meyve şırası içmeye? Savaş aracı gibi manda arabalarla gezinmeye? Kırk yıl önceki kese kâğıtlarımız geri gelmeli, dantel örgülü pazar filelerimizi yeniden ellerimize almalıyız. Elmayı hart diye ısırmalı, dişlerin, diş etlerinin, bağırsakların hakkını gözetmeliyiz... Kılavuzu karga olanın... Sanayi devriminin foyası nihayet ortaya çıktı. Şu tabloya bir bakın: Sanayi ötesine geçmiş iki elin parmakları kadar mağrur ülke, Arkada Çin, Hindistan ve otuz kadar gelişen ülke, ve sırada bekleşen kimisi uyanamamış yüz elli fakir ülke... "Küresel ısınma raporu" sanayi ötesi mağrurların kılavuzluğunda insanlığın karşılaştığı felâketin boyutlarını belgeliyor. Öyleyse soralım: Arkadakilerin hepsi öndekilerin izinde gitmeli mi? Aynı kabahati işlemeli mi? Giderse, işlerse buna kaynak yeter mi? Cevabını bilim adamları 40 yıl önce vermişlerdi. 1972'de Roma Kulübü Büyümenin Sınırlarını yayınlayarak sınırlı imkânlarla, sınırsız büyüme olamayacağını anlatmaya çalışmıştı. Brundtland Raporunun üzerinden 20 yıl geçti (TÇSV tarafından "Ortak Geleceğimiz" adıyla Türkçe'ye çevrilmiştir). Orada gelecek nesillerin ihtiyaçlarını tehlikeye atmadan bugünkü neslin ihtiyaçlarını karşılayan "sürdürülebilir büyüme" yolları enine boyuna anlatılmıştı. Duymadı siyasetçiler, anlamadı patronlar, düşünmedi yöneticiler. Herkes kendi dar ufkuna baktı, benden sonra tufan dedi... Bugün üretimi, tüketimi ve ticareti yenibaştan düşünecek çevreci bir küresel ekonomi anlayışına ihtiyaç var. Bugünkü haliyle BM Çevre Programı işin çapına yetmiyor. BM Güvenlik Konseyi nasıl küresel siyaset, kriz ve savaşlarda etkili ise, çevre ve sürdürülebilir kalkınma meselesinde de öyle bir kurum gerekiyor. Bazı Avrupa liderleri etkili bir BM Çevre Organizasyonu kurulmasını teklif ediyorlar. Elli kadar ülke bu fikri destekliyor. ABD ve Çin yarım ağızla evet "havet" diyor! Bakalım, basiretleri ne kadarmış görelim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.