Çevreci uyanış başlıyor mu?

A -
A +

"Ah! Neydi o eski günler, her şeyin tadı vardı. Domatesler, domates kokardı, elmalar nefaset. Denizler pırıl pırıldı, dereler şırıl şırıl... Neydi o eski günler!" Çok değil 50 yıl öncesinden bahsediyoruz. Ne oldu, ne değişti? İlkin biz değiştik. Bedenimiz elli yıl önceki beden değil, hücrelerimiz değişti. Metabolizmamız gençlik yıllarımızdaki gibi çalışmıyor. Duyularımız eskisi gibi hassas değil. Elli yılda yıpranan kimyamız, yediklerimiz değişmese bile, eski tadı, nefaseti duymamıza yetmiyor. Ama esas değişim çevremizde, iklimlerde. Kör hırsımızla saldırıp, kaynakları tahrip ettik, kalanını kirlettik. Kuşların cıvıltısı eski cümbüşünde değil, nesillerini tükettik. Meyveler daha iri, lâkin lezzetinde değil. Sunî gübre ile şişirdik, hormon ile zorladık, ilâçla sıvadık... Derin sürüp, aşırı suladık. Tarlaları çoraklaştırdık. Diri ve koyu ormanları kestik, açtık, yaktık. Örtüsü savrulmuş kel tepelerle baş başa kaldık. İnsanlığın çektiği hep kendi cezası... Bir kere iktisada "ihtiyaçlar sonsuzdur" diye başladık, Bir asır ağır sanayi ve petro-kimya peşinde koştuk. Tüten bacalarımızla övündük. Ambarlara yığdığımız mallarla, sevk ettiğimiz kamyonlarla ilgilendik hep. Görmedik bacadan çıkanı, dereye akanı, çöplüklerde yığılanı, körfezlere salınanı Reklamcıların "Tüketin", "harcayın", "değiştirin/atın" dolduruşlarına geldik. Aç kurtlar gibi saldırıp, en tüketici olma yarışına daldık. Çok tüketince mutlu olacağız sandık... Elli yıl önce elli milyon araba varmış dünyada. Bugün 500 milyondan fazla! Uçakla seyahat nadir bir olaydı, şimdi on bin uçak her an havada. Her biri atmosfere tonlarca karbondioksit bırakarak dolaşıyor. Gökyüzünde bir karbondioksit yorganı, sıcaklığı yeryüzüne hapsediyor. Dünya sera gibi ısınıyor, buzullar eriyor iklimler değişiyor... Arabasız dedelerimizden günümüze dünyanın ısısı iki derece artmış, Alpler'de karlar 400 metre yukarı kaçmış. Antarktika'dan yüz binlerce yıllık buzullar kopmuş, Belçika büyüklüğünde parçalar kuzeye doğru ilerliyormuş. Kış gününde yağmur duasına çıkar olduk. Görülmedik soğuklarla, dayanılmaz sıcaklarla kavruluyoruz. California'da portakallar donmuş. Kayak merkezlerinde ise kardan eser yokmuş. Bir gün bakarsın çöllere kar yağmış, piramitler buz tutmuş!.. Artık güneşe karşı eskisi kadar korumalı değiliz; Aklımıza gelmedik hastalıklar, beynimizde urlar, cildimizde, ciğerlerimizde yaralar. Ve yediğimiz hıyarın tadı neden yok? Diye soruyoruz. Eskiden her şey ne hoştu diye hayıflanıyoruz... On ikiye beş var; sanayi ötesine geçmiş ülkelerin liderleri avaz avaz bağırmaya başladılar... Her kanalda çevre programı; "Aman" diyorlar, "sakın" diyorlar... Ve bunları yazarken meteorolojiden bir son haber: "2007 yazı, 150 senenin en sıcağı olacak!" Bir musibet bin nasihatten evladır. Geç de olsa dank etti, "çevre meseleleri" gündemimize girdi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.