Geleceğimiz suya bağlı

A -
A +

Suyun hayat için taşıdığı önemi kavramak için şu rakamlar yeter: Vücudun % 65'i, kanın % 80-90'ı, kasların % 75'i, taze bitkilerin % 80'i su. Bir kilo buğday elde etmek için bir ton su gerekiyor. Bir porsiyon bonfile yediğimizde 9.800 litre su kullanmış oluyoruz. Bir pilicin yenebilir hale gelmesi için 1.200 litre suya ihtiyaç var, sofradaki dört küçük ekmek için 400 ile 1.200 litre su kullanılıyor. Medeniyet seviyesi ile su kullanımı arasında yakın ilişki var. Eski medeniyetlerin hep büyük nehirler boyunda yeşerdiğini görüyoruz. Bugün kalkınmış, refah içindeki toplumlarda kişi başına 600-1500 litre su kullanılırken, geri kalmış 80 ülkenin insanları günde ancak 3-5 litre su kullanabiliyor. Ülkemizde kişi başına günlük su kullanımı 100-150 litredir. FAO ölçülerine göre, bir kişiye yılda 1.000 m?'ten az su düşüyorsa, o ülke su fakiri sayılıyor. Bu miktarın içinde yalnız içme ve kullanma suyu değil, giysilerden bilgisayara, kağıttan plastik eşyalara ve gıda ürünlerine kadar bir kişinin yararlandığı her maddenin üretimi için tüketilen su miktarı dahil edilmektedir. Bu hesaptan gidilince ülkemizde kişi başına 1.500 m? su düşüyor ve Türkiye su kıtlığı olan ülkeler arasına dahil edilmiyor. Ancak su tüketiminin bölgelere göre aşırı derecede farklı olduğu ve sulanabilir birçok tarım alanının henüz sulu tarıma açılmadığı düşünülürse, bu değerlendirmenin hatalı olduğu, Türkiye'nin su zengini bir ülke olmadığı anlaşılır. Üstelik akarsu ve göllerimizi hor kullanıyoruz, kirletiyoruz. Yer altı sularımız ise her gün daha azalıyor. On yıl önce 20 metreden su çektiğimiz kuyularda bugün 180 metre derine inmek zorundayız. Yakın gelecekte nasıl bir susuzlukla karşılaşacağımızı buradan anlayabiliriz. Su stratejik meta Birleşmiş Milletler Su Raporu'nda ülkemiz ile ilgili çarpıcı tahminler yer alıyor. Önümüzdeki yıllarda Orta Doğu ve Arap Yarımadasında büyük bir su sıkıntısı çekileceğinin altı çiziliyor ve 2025-2040 yılları kritik yıllar olarak tarif ediliyor. Tahminlere göre, Suriye ile Irak, bu dönemde susuzluktan kırılacak, tarlalarda ekin yetişmez olacak. Dicle ve Fırat nehirleri Türkiye'nin can damarı haline gelecek. Sınır aşan bu nehirler yüzünden komşularımızla aramızda savaşlar çıkabilecek. BM su savaşları ihtimalini ortadan kaldırmak için, bölgede ve tüm dünyada şimdiden tedbir alınmasını istiyor. Anlaşılan odur ki, çocuklarımız ve torunlarımız su meselesiyle geçmişte olduğundan daha fazla meşgul olacaklar. Bugünlerde petrol için yapılan savaş ve senaryoların çok yakın bir gelecekte daha ayrıntılı ve etkin olarak su kaynakları için uygulanacağını anlamak için fazla bilgili olmak gerekmiyor. Ülkemizin su meselesi ayrı bir bakanlık marifetiyle yürütülecek kadar büyüktür.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.