Cumhurbaşkanının ne olduğu, ne olmadığı, nasıl seçileceği anayasamızda belli. Bu kadar bilinen ve aslında rutin bir seçimi "rejim meselesi" hâline getirmek isteyenleri izliyorsunuzdur. Bazıları panikte. Oyunları bozulmuş, ya da hesapsız yakalanmışçasına çaresiz ve kızgınlar... Bize sıradan gelen bazılarına neden fevkalâde? Milletin olağan gördüğü onlara niçin ölüm kalım meselesi? Cumhurbaşkanı seçimini neden "olmak ya da olmamak" şeklinde algılıyorlar? Neden? Sayın Erdoğan veya bir başka AK Parti'li Cumhurbaşkanı olursa mahvoluruz diye tozu dumana katanların reflekslerine bir bakın. Dizi dizi karakter fotoğraflarını ardı ardınca görün. İsterseniz katılasıya gülün... Bir kaşık suda fırtına koparırken, iç yüzlerini ele verdiklerinin farkında değiller; sığlıklarını, tutarsızlıklarını, fikirsizliklerini, ne kadar kof ve ne denli dayatmacı olduklarını... Anayasa, demokrasi, millet iradesi meğer onlar için bir anlam ifade etmiyormuş. Meğer bu kavramlar ardında saklanıp, "devlet benim", "kanun benim dediğimdir" diyorlarmış... Şu YÖK'ün hâline bir bakın. Bir de 14 Nisan'da şamata çıkarmak için çırpınanlara... Cumhurbaşkanı olacak adamı kendilerinin seçeceğini vehmediyorlarmış meğer. Adayın beden ölçülerini, kıymet hükümlerini, beyin kıvrımlarını onlar belirlemek istiyorlarmış. Mostra demokratların, sahte özgürlükçülerin tuluatını seyrediyoruz... Tutumları, vaktiyle Amerikan toplumuna tek tip araba dayatan Henri Ford'u hatırlatıyor: "Bütün renkler ve modeller serbesttir. Hepsi siyah ve T modeli olmak kaydıyla!" Böylesine engin toleransa sahipler, bizim "istemezük"çüler... Dengeler değişecek diye korkuyorlar; Biz hep anayasadaki şartların geçerli ve yeterli olduğunu düşünürdük. Adalet, eşiklik, şeffaflık, refah, huzur, özgürlük ve demokrasi adına tasalanılır sanırdık. İşkillilerin telâşından uyanmaya, derin ilişkileri çözmeye başladık. Meğer ne hesaplar yatıyormuş, gördük. Herkesi kendileri gibi sanıyorlar Biri âmâ, iki kişi köfte yiyorlarmış... Birkaç lokma sonra âmâ sesini yükseltmiş: - "Neden" demiş, "sen köfteleri ikişer ikişer yutuyorsun? Tane tane yemek varken?" Beriki çok şaşırmış. Arkadaşım görmüyor, ama neden böyle bir endişeye kapıldı? Diye, merakını gidermek için sormuş: - "Nasıl anladın?" Cevap enteresan: - "Fırsat bulursam ben hep ikişer yerim de ondan!" İnsan egosu işte. Başkalarını da kendi eksikliği ile mâlul sanır... Bazılarının sancısı daha dört yıl önce uç vermişti. Vakti gelip sofra kurulunca "öteki"nin köfteleri ikişer ikişer yutacağı kâbusu bütün benliklerini sarmıştı. Korkuyla yatıp, terle kalkıyorlardı... Şimdiki telaşları ondan... AK Parti'den çıkacak cumhurbaşkanı işte bu bakımdan çok önemli. Hem vakarla duracak, hem de işkillilerin derin kompleksten kurtulmalarına yardımcı olacak.