İklim değişikliği, çevre kirlenmesi ve Türkiye

A -
A +

Birleşmiş Milletler Uzmanlar Grubu'nun raporu tüm dünyada yankılanmaya devam ediyor. Keşke bu hassasiyet sönmese, yerkürenin her noktasında herkes tarafından anlaşılıncaya, sorumluluklarını yerine getirinceye kadar sürse. Bilim adamları beş yıl önce "küresel ısınmanın sorumlusu yüzde 60 insandır" diyorlardı. Araştırmalar sonunda şimdi aynı bilim adamları "iyice anladık, ısınma ve iklim değişikliğinin yüzde 90'ı insan kaynaklıdır" diyorlar. Beş yıl sonra "kirlenme ve bozulmanın tamamı insan kaynaklı!" derlerse şaşmayız. Değilse, insanların yırtıcılığı ve tahribatı olmasa, hayvanların ne kabahati var? Bîgünah zavallı mahluklar, insanlığın nârına yanıyorlar... Ah, insanlık! Hemen unutan, yaptıklarından ders almayan insanlık! Yumurta kapıya gelinceye kadar önemsemeyen, acil hâle geldiğinde gıdaklamaya, kafa göz gagalamaya başlayan insanlık! Yamaçta karın depreştiğini gördüğü hâlde, eteğinde kaydırak oynamaya devam eden, çığ altında kalınca feryadı basan insanlık! Küresel çığlıkla birlikte çevre meselelerinin ülkemiz gündemine girmesini sevinçle karşılıyoruz. Keşke medyamız âşüftelerin resim ve dedikodularıyla "içerik" yapacaklarına, her gün bir çevre kıyımının resmini verse, bir yanlışın yolunu kesse. Gazetelerimiz birer "Çevre sayfası" açsa. Televizyonlarımız "Çevre saatleri" koysa. İlkokuldan "Çevre dersleri" başlasa. Çevre amaçlı Sivil Toplum Kuruluşlarımızın sayısı artsa; elli tane daha TEMA, yüz tane daha SU Vakıfları ortaya çıksa. Taşımıza, toprağımıza, havamıza, suyumuza, ağacımıza, kuşumuza, gölümüze, yamacımıza dağımıza, deremize, denizimize sahip çıksa. Ne alın teri ne de bir tercih ürünü olmadığı hâlde, sırf atadan tevarüs "genetik kodlarıyla" tafra satan ırkçılara gerçek vatanseverliğin ne olduğunu bir güzel gösterse... Her birimiz kapımızın önünü süpürerek, "nemelâzım" demeyerek vatanseverliğimizi göstersek... Hükümet konuyu hep canlı tutmalı Dünya Paris'teki iklim toplantısına odaklandığı günlerde Çevre ve Orman, Tarım ve Köyişleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlarımız bir araya geldiler. En azından konuya 'fransız kalmadıklarını' dünya ile eş zamanlı hareket ettiklerini gösterdiler. İklim değişikliği, kuraklık ve su yönetimini masaya yatırdılar. Türkiye küresel ısınma ve çevre kirlenmesi gerçeğini yakından takip etmek ve kendi projeksiyonunu buna göre yapmak zorunda. Mesele sadece adı geçen üç bakanlığı ilgilendirmiyor. Fabrikaların katı atıkları, gazı ve gürültüsü, eski teknolojileri dolayısıyla Sanayi Bakanlığını, turizm potansiyelimizin sürdürülmesi itibariyle Turizm Bakanlığını, çevre kanununu uygulamakla yükümlü mahallî idarelerin koordinasyonu bakımından İçişlerini, çocuklarımıza çevre bilincinin aşılanması için Millî Eğitimi, araçların emisyonu ve gürültüsü sebebiyle Ulaştırma Bakanlığını aynı şekilde ilgilendiriyor. Onun için hükümetin konuyu yakından takip etmesini ve hep canlı tutmasını istiyoruz. Bir adım ilerisi de mümkün: Çevre işleri Ormanla zorakî nikâh edileceğine, seçimlerden sonra Çevre ve Sürdürülebilir Kalkınma adıyla daha şümullü bir bakanlığa dönüştürülse. O vakit çevreye ekonomi gözlüğüyle değil, ekonomiye çevreci gözle bakarız... Nasıl? Daha iyi olmaz mı?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.