İş dünyasının geleceği...

A -
A +

Önceki gün "Şirketlerimiz geleceğe hazırlanıyor mu?" diye sormuştuk. Bu defa on yıl ötesini düşünmeye, geleceğe dair nirengi noktaları bulmaya çalışacağız. Bizler gece araba kullanırken nasıl ışıklı yolu tercih ediyorsak, uzun farlarla sık sık yol levhalarına göz atıp kavşakları, sapakları, iniş çıkış işaretlerini okuyor ve sürüş kararlarımızı yeniliyorsak, kurumların tepesindekiler ve patronlar da öyle davranmalılar. Onlar da belirsizliklerle dolu bir geleceğe sürüş yapıyorlar. Başlarını kaldırıp hep uzaklara bakmalılar. Hatta gözlerini ufuktan hiç ayırmamalılar. Ama bizde ve her yerde kafasını kuma gömme hastalığı var. Uzakta tehdit karaltıları varsa korkak yönetici eğer başını, yumar gözünü, kapatır kulağını. Günlük işlere dalar, evrak imzalar, devam cetvelini inceler, bir depoya baskın yapıp günü doldurur... Ama tehlike savuşturulmuş olmaz! Böylesi yöneticiler için her şirkette yeteri kadar meşguliyet alanı ve böbürlenme bahanesi bulunur. Bu devekuşu davranışı 1994, 2001 krizlerinde çok şirketlerimizin hayatına mal olmuştur. Oysa uzağa bakmaktan, işaretlerden anlam çıkarmaktan korkmayanlar tehdit gibi görünen birçok handikabı fırsata çevirmesini bilmişlerdir. Yoldaki işaretler Dünyada "geleceğin olabilirleri" üzerinde çalışan, fikir üreten ciddi düşünce kuruluşları var. Bunlar uzun farlarla yolu okuyarak gitmek isteyen yöneticilere stratejik bilgiler sunarlar. Meselâ on yıl ve ötesi için şunlara dikkat edin diyorlar: * Dünyamız kurumları ve yöntemleri ile daha uzlaşmacı bir yolda mı ilerliyor, yoksa yepyeni tehlikelere ve risklere gebe bir gidiş mi var? * Hızlanan çevresel tehlikelerin farkında mısınız? Bilhassa iklim değişmesi sebebiyle doğacak su kıtlığının yeni çatışmalara yol açacağını hesaba alıyor musunuz? * Savaş ortamı petrolün variline şimdiden on dolar bindirdi. Çin ve Hindistan'ın talebi hızla artıyor, kuyular fizikî sınırlarına dayandı. Yeni yatırım yapılmaz ve bâkir yataklar bulunmaz ise yeni bir enerji şoku uzak değil! * Ticaretin önündeki engeller tümüyle kalkıyor, ekonomi hızla küreselleşiyor. Çin, Hindistan, Rusya ve Brezilya yeni büyüme kutupları olma istidadı gösteriyor. Bundan ülkeniz, sektörünüz ve şirketiniz için ne anlam çıkarıyorsunuz ve ne yapmayı planlıyorsunuz? * Avrupa genişlemesini şimdiki 25 üye ile sabitleştirmek ve komşu ülkelerle imtiyazlı(!) bir güvenlik kuşağı oluşturmak düşüncesini kalbinde saklıyor. Artık genişlemek yerine derinleşelim, ikinci kutup biz olalım diyor. İlişkileriniz çok kutuplu bir dünyada yaşamak için elverişli mi? * Büyüme eskiden hammadde tüketimi, mal ve hizmet üretimi ve finansmanıyla bir düzen tutturmuştu. Bilgi ekonomisi alışılmış bağları çözüyor. Eski hesapların tutmayacağı yeni düzende hangi rekabet gücünüze dayanacaksınız? * Siz patronlar, iş adamları bunlara hazırım diyorsanız, devletiniz bu meydan okumalara cevap verecek stratejik bakışa, toplumunuz o değerleri kucaklayacak olgunluğa sahip mi? Harekete geçmek için bu kadar işaret yetmez mi?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.