Kilolarımız kimlerin hakkı?

A -
A +

Geçenlerde bir ölçü verip, herkes kilosunu ölçsün ve taşıdığı fazla kiloların başkalarının hakkı olduğunu bilsin demiştim. Birçok soruyla karşılaştım; "Benim fazla kilom var, kime vereceğim?" diye. Bendeniz de "kimseye vermeyeceksiniz, sâdece komşularınızda, sokağınızda, şehrinizde, dünyada aç insanlar olduğunu düşüneceksiniz" diye cevapladım. Şaka bir yana, çok acı bir gerçekle yüz yüzeyiz. Sâdece başımıza geldiğinde, tsunami vurduğunda veya bir felâket tablosu gördüğümüzde açları ve açıkta olanları düşünüyoruz. Açın hâlini tok bilmezmiş. Oysa açlıkla tokluğun arası yarım yufka imiş, bölüşmesini bilene. 1948 tarihli insan hakları evrensel beyannamesinde "herkesin yeterli bir hayat seviyesine... özellikle de dengeli beslenmeye hakkı olduğu" ifade ediliyor. Lâkin yarım asır geçti beş kişiden biri (bir milyar iki yüz milyon kişi) açlıktan kıvranıyor. Aynı sayıda insan ise aşırı beslenip, fazla kilolarından yakınıyor. Çok tüketenler sâdece kendilerine etmiyorlar. Kuzeyin zengin insanları daha çok ve daha rafine gıda alırken çevreyi daha fazla kirletiyorlar. ABD'de doğan bir çocuğun enerji kullanımı ve bundan kaynaklanan çevre tahribatı, Asya ve Latin Amerika'da doğan on bebeğin, Afrika'da doğan yirmi üç bebeğin tükettiğine eşdeğer! Zenginliklerini ve ne kadar çok beslendiklerini anlatmak için "bir Amerikan köpeği bile bir Hintli kadar yer" diyen Amerikalıya, Frenkler "Fransız köpekleri ancak bir Sahel (Sudan'dan Senegal'e Sahra kuşağı) adamı kadar yer" diye cevap veriyorlar. Ne diyelim, şecâat arz ederken sirkatin söylüyorlar! Yanlış beslenme daha yaygın Açlık ne kadar tehlikeliyse, dengesiz beslenme de o kadar kötü. Dengesiz beslenme protein ve bazı minerallerden yoksun bir beslenme şeklinde olabileceği gibi, zengin ülkelerde yaşanan aşırı beslenme şeklinde de olabilir. Türkiye'de açlıktan söz edilemez ise de, sağlıklı, dengeli beslendiğimizi söyleyemeyiz. Yetersiz beslenen çocukların beden, beyin ve kemik gelişmeleri de eksik kalıyor. Büyüdüklerinde birçok takatsizliğin, işgücü kaybının, özürlü davranışların, verimsizliğin, kalitesizliğin sebebi oluyor. Aşırı beslenme ise zengin ülkelere ve kısmen de fakir ülkelerin asilzadelerine (!) mahsus bir hastalık. Amerika'da dört, Fransa'da beş kişiden biri obez. Gençler cola ve fast-food özentisiyle dengesiz besleniyorlar. Beslenmedeki aşırılığı ve yanlışlığı birileri burnumuzu sürte sürte bize ödetiyor. Aşırı beslenmenin kalp ve damar hastalıkları, kemik bozuklukları, şeker ve kanser hastalıkları olarak yılda yüz milyar dolarlık bir tedavi piyasası oluşturduğunu söylersek vaziyet anlaşılır. Kendi iradesiyle boğazını kontrol edemeyenlerin hakkından diyetisyenler geliyor. Fiziğini yürüyerek koruyamayanları da inceltme/fitness uzmanları düzeltiyor!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.