ABD Başkanı Bush merakla beklenen konuşmasını yaptı. Bu konuşma başkanın altı yıldır "Amerikan halkına sesleniş"leri arasında, 11 Eylül'den sonra, en çok izlenileniydi. Konunun önemi Bush'un yıllardır sürdürdüğü Orta Doğu/Irak politikasında bir değişiklik yapıp yapmayacağı hususundaki beklentilerden ileri geliyordu. Zira tüm dünya bir türlü, Beyaz Saray ve Pentagon'un yeni muhafazakârları başka türlü düşünüyordu. Amerikan yönetimi "Hür dünyayı Saddam'ın kitle imha silâhlarına karşı korumak, Irak'a refah, Orta Doğu'ya demokrasi getirmek"ten bahsedip, politikalarını inatla sürdürüyordu. Amerika'yı bu konuda ikaz edenler olmadı değil. Türkiye başta olmak üzere, Orta Doğu'yu bilen çok ülke Amerikan politikasının zayıf noktalarını söyleye geldiler. Dahası, bizzat Amerika'nın en seçkin siyasal bilimcileri cesaretle uyardılar. Bunların başında Harvard ve Chicago üniversitelerinden John J. Mearsheimer ve Stephen M. Walt geliyor. Onlar "İsrail Lobisi ve Amerikan Dış Politikası" adlı 80 sayfalık araştırma raporu ile Amerika'nın yanlışını bütün çıplaklığıyla ortaya koydular. Rapor tüm dünyada büyük yankı yaptı, haftalarca tartışıldı. Hatırlarsanız bu raporu özetlemiş 21-28 Ağustos 2006 tarihlerinde (Amerikan menfaatleri ve İsrail lobisi) başlığı altında üç yazı ile okuyucularımıza duyurmuştuk. Adı geçen bilim adamları özetle şunu vurguluyorlardı: "İsrail lobisi, Hristiyan Siyonistler'le iş birliği hâlinde, Amerikan dış politikasına büyük hatalar yaptırıyor. Bu politikaların yol açtığı Irak ve Filistin'deki vahim tablolar ortadayken, İsrail lobisi şimdi de ABD'yi İran ve Suriye ile çatışmaya yöneltiyor. Bu politikalar terörü azaltmıyor, artırıyor! Orta Doğu'ya demokrasiyi de getirmedi. Tam tersine, zulmün, radikalizmin ve Amerikan düşmanlığının daha da güçlenmesine sebep oldu!" (Tam metin için bakınız: http://ksgnotes1.harvard.edu/Research/wpaper.nsf/rwp/RWP06-011) Amerikan mızrağı çuvala sığmadı. Orta Doğu/Irak politikasının yanlışlığı artık ortaya çıkmış bulunuyor. Bunu doğrulayan en önemli gelişmelerden ilki; amerikan politikasında etkin olduğu bilinen yeni-muhafazakârların önde gelen isimlerinin bir bir Bush'un çevresinden uzaklaştırılması. İkincisi de Demokratların seçimlerde çoğunluğu ele geçirmesidir. Yanışlılık yaptığını anlayan Bush, Baker/Hamilton Raporu diye bilinen "The Iraq Study Group Report"u hazırlattı ve mevcut politikanın değiştirilmesi için yapılması gerekenleri sıralayan bu raporu değerlendireceğini söyledi. Bekleyişler Bush'un bir çekilme plânı açıklayacağına, İran dahil tüm bölge ülkeleri ile bir masa etrafında çözüm arayacağına kadar varıyordu. Ama dağ fare doğurdu. Dünya başkan Bush'un konuşmasında aradığını bulamadığı gibi, yaranın daha kaşınıp, tüm Orta Doğu'ya yayılacağına dair endişeler arttı. Irak'tan çekilmek bir yana, 21 bin asker daha göndermekten bahsediyordu. Asayişi sağlamak için Irak'ın Şiî başbakanının Şiî lider M. El Sadr güçlerinin üstüne gitmesini tembihliyordu! Dahası, eğer Amerika Irak'ta başarısız olursa tüm bölgenin terörizmin tehdidi altına gireceği korkusunu salıyordu... Bütün bu gelişmeler olurken başbakanımız haklı olarak "Irak'ta olacaklara seyirci kalamayacağımızı" duyuruyordu. Bütün yanlışlar Bağdat'tan döner mi bilinmez. Ama Irak 2007'de bize çok yakın olacak gibi geliyor. Devam edeceğiz.