Büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden...

A -
A +

Bu bir ruh meselesi... *** Ramazan başkadır... İftardır, sahurdur, pide kuyruğudur, davulcudur ama... Zamanın üzerine manevi bir iklim siner; sair günde oruç tutmakla Ramazan hazzını yaşayamazsınız... Elbette kaza veya nafile tutmanın faziletleri ve hazları çok başkadır... Ama Ramazan'daki gibi değildir... Ramazan sabahı, öğlesi, ikindisi, rüzgârı, yağmuru, gökyüzü, kokusu başkadır... Bayram gibi... *** Bu bir ruh meselesi... O ruhu yaşayacak nasip meselesi... *** Alacakaranlıktır... Serindir... Kapıdan adımınızı attığınız zaman aldığınız ilk soluk, " bayramın ilk günü sabahı" lezzeti sunar size... Başka günlerde yoktur... Bayram namazına doğru giden herkesi tutup kucaklamak istersiniz... Bir "harika ve mutlu" havayı "birlikte" paylaşmak arzusudur içinizde coşan... Ama sessiz, huzurlu, temiz bir manzaradır; bozmaya kıyamazsınız ve coşkunuzu içinizde tutup, gözünüzle, gönlünüzle yaşarsınız... Ta ki, namaz bitip "bayramlaşma" başlayana kadar... *** Bu bir ruh meselesi... Açıklamak için Matematik işe yaramaz... Bilim de dandik bir film olur çıkar; itibar edilmez... Yaşarsınız sadece; nasipse... *** Bütün çocukları sevindirmek... Bütün büyüklerin ellerini öpmek... Paylaşmak... Neyi paylaşmak? Sevinci... Adı ne bunun? Ne sevinci bu? Bu sabahı böyle kılan nedir? *** Nasip meselesi... Nasibi olan hisseder; yaşar ve mutlu olur... Mutluluk çok şeydir... Çok... Anlamakta zorlananlar, Yahya Kemal'in "Süleymaniye'de Bayram Sabahı"nı okuyabilirler... *** "Ramazan Bayramı"nız "mübarek" olsun...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.