"Türkiye sermaye piyasalarından yükselecektir." İsmini hatırlamadığım bir menkul kıymet şirketinin yıllar önceki sloganı idi. Rahmetli Özal, tüm altyapı noksanlarına rağmen, küçücük bir mekanda, bugün için ilkel sayılabilecek şartlarda başlatmıştı İMKB'yi... Zira o bir vizyonerdi. Türkiye sermayeye ihtiyacı olan bir ülke... Büyümek için yatırım, yatırım için sermaye lazım... Girişimcilerin, şirketlerin kaynaklara erişmeleri ne kadar kolay olursa, gelişme de o kadar hızlı ve sürekli olur. *** Türkiye'nin tasarruf fakiri bir ülke olduğu söylenir. Belki 15-20 yıl önce için bu doğru idi. Ama bugün öyle değil... 700 milyar dolar Milli Gelir üreten bir ülke, yeterli olmasa da eskiye göre çok daha fazla tasarruf edebilir. Ediyor da... Lakin sermaye piyasalarının büyüklüğü bu gerçeği teyid etmiyor. Zira tasarrufların piyasaya aktarılacağı araçlar sınırlı... İMKB'den yabancı payını çıkarın, geriye kalan "yerli" yatırım, devede kulaktır. *** SPK, bu gerçeğin farkında... O yüzden, yatırım enstrümanlarını çeşitlendirmeye uğraşıyor. Başkan Akgiray, IMF toplantılarındaki bir panelde, 100 yıl öncesinin İstanbul'unda, o gün dünyada geçerli olan 9 çeşit menkul kıymetin alınıp satıldığını, bugün ise hisse senedi, tahvil ve biraz da vadeli işlem dışında menkul kıymetin alım-satımının yapılmadığını söylemişti. Şimdi özel sektörün tahvil çıkarabilmesi için, hisse senedi varantı, opsiyon gibi menkul kıymetlerin düzenlemesi için çalışılıyor. Sukuk, İslami endeks gibi araçlarla çeşitlendirme yapılıyor. Bunlar müspet gelişmeler. Atıl duran yerli tasarrufları da piyasaya aktaracak, büyümek için sermayeye ihtiyaç duyan şirketlerin kaynaklara ulaşmasını kolaylaştıracak adımlar... Akgiray'ın dediği gibi: Finans piyasalarını büyütürsek, zaten finans merkezi oluruz.