Daha acil olan var mı?

A -
A +

Fark ettiniz mi bilmiyorum ama, geçtiğimiz pazar günü bir yıldönümü idi: Türkiye'nin üzerinden geçen ekonomik silindirin 5. Yıldönümü. Milyonlarca insanı, binlerce şirketi tarumar eden bir felaketin sene-i devriyesi. Ama doğal değil insan eliyle, daha doğrusu insan hatasıyla maruz kalınan bir felaket. Koca bir on yıl boyunca inanılmaz derecede kötü yönetilen, kaynaklarının popülizm uğruna talan edildiği, bütçesinin delik deşik, hazinesinin lime lime olduğu bir devlet. İktisadi ve idari yapının giderek bozulduğu ve nihayet 2001'de feci bir duvara toslama ile nihayet bulan bir dönem. Sonrasında ise önce mecburiyetten, sonra da akil adamların öncülüğünde sağlanan toplumsal mutabakatla alınan yapısal tedbirler ve istikrar programı. Bugün geleceğine güvenilen, potansiyeline ilgi duyulan bir ülke isek, o tedbirlerin adam gibi uygulaması sayesindedir. Bunu böyle bilelim lutfen. 2001 felaketinin temel sebeplerinden biri de kamu maliyesinin, yani bütçenin verdiği açıklardı. Bütçeyi kemiren illetlerden başlıcası ise sosyal güvenlik sistemindeki devasa kara delik idi. Bugün de bütçemizi hala kemiren, ülkenin daha çabuk toparlanmasının önündeki temel engel olan sosyal güvenlik açığı... Gelecek mi? Erken emekliliklerle, yeşil kart istismarıyla, biteviye prim aflarıyla, kayıtdışı istihdama göz yumulmasıyla, hasılı birbirinden basiretsiz uygulamalarla fiilen bitirilmiş bir sistemden bahsediyoruz. İşte bu sistemi yıllar içinde ayağa kaldırabilecek br bütçenin kaynaklarını sömürmesini engelleyecek bir yapısal reform yasası Mecliste bekliyor. Alt komisyon, üst komisyon derken aylar -belki de yıl oldu- geçti. Yasanın içine promosyon kabilinden bir prim affı da eklendi ama tasarı hala Genel Kurul'a gelmedi. Toplumsal mutabakat arandığı söyleniyor. Doğru ama toplum, ödediği primleri deve eden, ödediği vergilere musallat olan -her yıl milyarlarca YTL açık veren- bu bitik sistemin mutlaka ıslah edilmesi gerektiğinde zaten hemfikir. Bu haliyle sosyal güvenlik sisteminin gelecek için güvence olmasını bırakın bugün için tehdit olduğu aşikar. Ve geçen her gün gelecekten de bir günü götürüyor. En acil konu derken abartıyor muyum dersiniz?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.