Nihayet toplandılar. "Oyunun kuralları yeniden yazılacak" denilen G-20'den bahsediyorum. Dünya ticaretinin ve ekonomisinin dörtte üçünü temsil eden 20 ülkenin liderleri bir araya geldiler, konuştular, krizin ne kadar derin ve şiddetli olduğunu teyid ettiler, piyasaların daha iyi düzenlenmesi gerektiğini söylediler, mali sistemde reform önerdiler, sermaye ve ticaret hareketlerinin kısıtlanmaması gerektiğini belirttiler ve dağıldılar. Zirve'ye "yeni Bretton-Woods" benzeri beklentiler yükleyenler için ufak çaplı bir hayal kırıklığı oldu diyebiliriz. *** Ev sahibi ve krizin başlangıç yeri olan ABD'nin öncülüğünde radikal ve güçlü kararlar bekleniyordu zirveden... Ama ev sahibi koltuğunda oturan Bush iki ay sonra görevi bırakıyor. Küresel boyutta bir krizde, ancak Amerika'nın inisiyatif almasıyla radikal çözümler üretilebileceği aşikâr... Yeni başkanın nasıl pozisyon alacağı ise hâlâ meçhul... Haliyle zirveden çıkan kararlar da "malumu ilam"dan öteye gidemedi. "Yeni para sistemi, küresel düzenleyici kurullar" gibi "kökten" kararlar ise nisanda toplanacak ikinci zirveye -ve Obama'ya- kaldı. HHH "Zirveden tarihi kararlar başlığı atmak isterdik" diyen Financial Times'ın "kayda değer bir şey yok" dediği sonuç bildirisinde, yine de "hiç yoktan iyidir" diyebileceğimiz konular vardı. Birlikte hareket etme, regülasyonların gözden geçirilmesi, şeffaflığın arttırılması, IMF ve Dünya Bankasının gelişmekte olan ülkeler için daha etkin hale getirilmesi gibi kararlar, -yaraya merhem olmasa da- bir sonraki toplantıya kadar "karar zeminini" sağlamlaştıracaktır. Küresel muhasebe standartlarının ve şirket bilançolarının daha saydam olması ve -bu krizde itibarları yerlerde sürünen- kredi derecelendirme kuruluşlarının standartlarının yeniden tarif edilmesi gibi kararlar, önümüzdeki dönemin düzenleme ve denetleme ağırlıklı geçeceğini gösteriyor. Zirvenin belki de en net sonucu, korumacı ulus ekonomilerine dönüş olmayacağının kesin bir dille teyid edilmesi oldu.