Eylül ayıyla birlikte öyle bir gündemin içine giriyoruz ki... IMF 9. gözden geçirme, AB ilerleme raporu ve kötümserlerin primadonna mevzusu cari açık. IMF ile işler yoluna girdi diyebiliriz. 3 yıl daha beraberiz kendileriyle... AB ve cari açık mevzuları ise biraz daha su kaldıracak herhalde. Bilhassa AB üyeliği yolunda "zurnanın zırt diyeceği" dönemeçlerden birisine geldik. İlerleme raporu, öncesi ve sonrasıyla, Türkiye piyasasını bir hayli etkileyecek. Zira birçok üye ülke, Aralıkta verecekleri müzakere kararında, ilerleme raporunu dikkate alacaklarını söylemişlerdi. İlk belirtiler iyimser. En iyi ihtimal, Aralık'ta alınacak "müzakerelere Haziran'da başlansın" kararı. En kötüsü ise, olumsuz bir rapor ile müzakere tarihi kararının ileriye bırakılması veya "özel statü verilmesi" gibi bir ucube karar. Kötü ihtimalin gerçekleşmesi, her şeyin sonu değilse de, Türkiye'nin iktisadi geleceği bakımından bir hayli endişeyi de su yüzüne çıkaracağı aşikar. Ve tabii, şimdilik sutre gerisinde AB'den gelecek olumsuz bir kararın hayaliyle bekleyen ne kadar "ulusalcı", "statükocu" varsa ortaya çıkıp siyasi tansiyonu artırmaya başlayacakları gerçeğini de unutmamak lazım. Cari panik Diğer korku mevzumuz ise, cari açık. Önceden de yazdığım gibi, önemli, ama en önemli değil bu parametre. Finanse edilebildiği sürece de sıkıntı olmaz. Felaketin başladığı yer haline getirmemek lazım bu rakamı. Neticede AB'ye yeni üye olan ülkeler, kaç yıldır bizden yüksek oranlarda cari açığı sürdürüyorlar. Rakam büyüyor ama, Türkiye'nin toplam dış ticaret hacmi de büyüyor. Sene sonunda belki 150 milyar dolar olacak.Üstelik, yatırım malı ithalatında da ciddi bir artış var. Türkiye'ye bu sene giren doğrudan yabancı sermaye de artmış. İlk yedi ayda 1,8 milyar dolar olduğunu açıkladı Bakan Babacan. Bu girişin, AB yolundaki ilk olumlu gelişmede hızlanacağı aşikar. O halde, cari açık finanse edilemez boyutlardadır diyemeyiz. Dikkatle ama panik yapmadan takip etmeliyiz bu rakamdaki aylık gelişmeyi. Önümüzdeki 3 ay tedirginlik ve umut, heyecan ve endişe "atbaşı" gidecek. İyi haberler Türkiye'yi "gerçekten" ferahlatacak. (*): Korku ve ümit.