Neler oluyor? İşadamından yatırımcısına kadar herkes bu soruyu soruyor. İşin garibi, para piyasalarındaki krizin sebebi aşağı yukarı biliniyor ama, ucu görülemiyor. Zira, hedge fonların portföylerinin büyüklüğü ve taşıdıkları riskler tam olarak bilinemiyor. Kullandıkları borç kaldıraçlarıyla iskambilden kuleler inşa eden bu fonlar, şişirdikleri balonun rüzgarında sallanıyor ve yıkılıyorlar. 2000 yılında da, "dotcom" tabir edilen sanal internet şirketlerinin aşırı şişmiş değerleri bir anda sönmüş ve borsalarda ciddi çöküşler yaşanmıştı. Şimdi karşılaştığımız durum ise daha karmaşık. Hedge fonların yatırım biçimleri ve büyüklükleri hakkında bir fikre sahip değiliz. Dolayısıyla zararlarının ne kadar olduğu ve başaşağı gidişlerinin nerede duracağını da kimse kestiremiyor. Ve bir panik havası alttan alta yayılıyor. Reel ekonomi Aslında paniklemeyi gerektirecek kadar derin bir sorun yok dünya ekonomilerinde. Lider ekonomi olan ABD'nin büyüme trendinde ciddi bir yavaşlama olmazsa, ortalık bir süre sonra sakinleşir ve hasar tespiti o zaman yapılabilir. Hasar tespiti derken, kağıttan kaplan durumundaki hedge fonların kayıplarını kastediyorum. Merkez bankaları ve hükümetler piyasalara destek vermeye devam ederse, sular durulabilir. Ancak, bu destek piyasalarca yeterli görülmez ve hastalık büyük bankaların kredi portföylerine ve şirket alımları için verilen kredilere (LBO'lara) sirayet ederse, o zaman dalga şiddetlenir ve kurlardaki hareket daha da keskin bir hal alır. ABD'nin ve bilhassa FED'in vereceği mesajlar çok önemli. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin ise kısa vadede, olanı biteni yakından takip etmekten başka yapabilecekleri bir şey yok. Tam kötümser esnafının hoşlanacağı bir hava var. Zaten onlar da, "cari açık", "sıcak para", "siyasi risk" diyerek ellerini oğuşturup kılıçlarını biliyorlar. "Biz demiştik" diyecekleri günlerin yaklaştığını düşünüyorlar. Ekonomi yönetiminin ve Merkez Bankası'nın bu süreçte gösterecekleri tutarlılık onların heveslerini kursaklarında bırakabilir.