Söz tohumdur

A -
A +

Bir güzel Anadolu deyişi... Bir söz söylediğinizde, o sözün söz olarak kalmayabileceğini, eyleme, oluşa dönüşebileceğini ne kadar veciz anlatıyor. Düşünerek konuşmayı, kendinizi şartlandırmamayı hatırlatıyor. Çok konuşmanın, kimi zaman boş konuşmak anlamına gelebileceğini de... *** Kadim kültürlerde kötü hadiselerden, felaketlerden, korkulardan çok bahsetmek, o kötücül duyguları çok dile getirmek makbul değildir. Kötü bir rüya gördüğümüzde büyüklerimiz ya hayırdır inşallah derler, ya da o rüyayı anlatmamamızı tembihlerlerdi. Anlatılınca o rüyanın gerçek olabileceğini söylerlerdi. Rüya anlatılınca tabii ki gerçek olmaz. Ama başka bir şey amaçlanıyor orada; Kötü, korkutucu bir şeyden ne kadar çok bahsedersek, negatif duygu yükümüz o kadar artıyor. Müspet ve dingin bakamıyoruz hayata... Gergin, kötümser, hatta kimi zaman saldırgan bakabiliyoruz. *** "Kendini kodlama" der her zaman, çok sevdiğim bir yakınım... "Eyvah ya şöyle olursa" , "Neden böyle olmuyor?" gibi endişe ve şikâyetlenme yüklü cümleler duyduğunda tavsiyesi hazırdır: Kendini kodlama... Yani "şartlandırma kendini"... O negatif algıyla, o kötümser beklentiyle sınırlama kendini... Peki ne yapalım öyleyse? Pollyanna gibi sevgi kelebeği mi olalım? Hayır tabii ki... Hayatta iyi ile kötünün, üzüntü ile sevincin, huzur ile endişenin yan yana durduklarını... Her şeyin zıddı ile kaim olduğunu bilelim. Ve kötü, inciten, üzen her şeyin zıddında bir iyilik, huzur, mutluluk olabileceğini düşünelim. Tevekkül edelim... "Kendini kodlama" derken "tevekkülü" kastetmiyor muyuz aslında... Kötüyü, üzüntüyü, korkuyu söylemekten imtina etmek, belki onların tesirini de azaltmak demek... O halde... Kendimizi menfi olan hiçbir şeyle kodlamayalım... Ne dersiniz?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.