Alışkanlıklar kolay değişmiyor. Önyargılar da... Einstein'a atfen söylenen bir söz vardır: "Önyargıları yıkmak, atomu parçalamaktan zordur". Neredeyse yirmi yıl boyunca dolarize olmuş, yüksek enflasyona karşı dövize sığınmış, kârını işinden değil de kurdan elde etmeye alışmış bir toplumun döviz ezberini bozmak hiç kolay olmuyor. Bu ülkenin üzerinden 2001 yılında silindir geçerken Türkiye'de kontrollü kur rejimi vardı. Yani kur, Merkez Bankasınca 18 aylık dönemler itibarıyla aylık olarak ilan ediliiyordu. İhracatçısı, ithalatçısı planlamasını -güya- buna göre yapıyordu. Sonuç? Bugünkünün yarısından az bir cari açık ve birkaç milyar dolarlık döviz talebiyle ekonomi devriliverdi. Akabinde de can simidi gibi serbest kur rejimine geçildi ve MB ile Hazine'nin döviz kuruna artık müdahale etmeyeceği ilan edildi. Yani kurlar, piyasa dinamikleri içinde serbestçe hareket edecekti. M Bankası aşırı miktar hareketlerinde müdahale edecekti ancak kurun seviyesine hiçbir şekilde etki edilmeyecekti. Serbestçe dalgalanan kur, dış şoklarda veya cari açık gibi, siyasi kaos gibi iç gerilimlerde emniyet subabı vazifesi görecekti. Yeni kur rejimi ile birlikte hem enflasyon geriledi, hem MB rezervleri arttı; para politikasındaki kırılganlık çok azaldı. Ya alışkanlıklar? Lakin, yıllarca kur artışlarına sırtını yaslayarak rekabet eden veya para kazananlar için serbest kur pek cazip olmadı. Zira büyüyen ve cazip bir ekonomi olarak Türkiye'ye yabancı kaynak girdikçe döviz fiyatı düştü. Yani TL değerlendi. Kâr marjları azaldı, verimlilik, rekabet ve kalite unsuru ön plana çıktı. Rekabet gücünü ve verimliliği artırmak için konsolide olması gereken işler ve şirketler ise bunu başarmakta çok geciktiler. Kotaların kalkacağı ve ardından Çin heyulasının geleceği bilinmesine rağmen, bu duruma uygun pozisyon almakta, kısacası dönüşmekte geciktiler. Eskiden rekabete karşı "kur kalkanı" ile korunan işletmeler bugün değerlenen lira yüzünden kur rejimine ateş püskürüyorlar. MB'nin, Hazine'nin kurlara müdahale etmesini, -aslında kur rejiminin değişmesini- istiyorlar. Arz talep dengesinin dışında, yapay olarak oluşturulan döviz fiyatlarıyla, kontrollü ve baskıcı kur rejimleriyle beş yıl önce vardığımız noktayı unutarak... Daha doğrusu neden serbest kur rejimine geçtiğimizi hatırlamadan...