Dünya parasal sistemi, 1973'te Bretton-Woods'un çökmesinden bu yana en tedirgin ve sıkıntılı dönemini geçiriyor herhalde. Dünyanın tek süper gücünün parası, dünya ticaretinin %70'ini, döviz rezervlerinin %65'ini temsil ediyor. ABD, dünya üretimindeki yıllık 2 trilyon dolarlık fazlanın yarısını ithal ederek gelişmekte olan ülkelerin ticaretini ayakta tutuyor. İkiz açıklarıyla, talebin canlı kalmasını sağlıyor. Buna karşılık -kuralı koyan olarak- açıklarını dolar basarak ve bunu diğer ülkelere satarak finanse ediyor. Dünya ekonomisinin dominant para biriminin sahibi olarak aslında bir "senyoraj" geliri elde ediyor. *** Küresel piyasalar yirmi yıldır bu denge üzerinde gidiyor. Ödemeler dengesi fazla veren Çin, hem parasını dolara endeksliyor, hem de 1.5 trilyon dolar rezervi tutuyor kasasında. Milli gelirinin neredeyse yarısı... Bu rezerv, 'Sam Amca'nın cari açığını finanse ediyor işte. ABD en büyük askeri ve siyasi güç... Alternatif denge unsuru olacağı düşünülen AB ise kendi içinde bile yeknesak değil. Fransa, İngiltere ve Almanya ABD'nin dümen suyunda ilerlerken, Euro'nun "alternatif" rezev para olmasını beklemek biraz saflık olur. *** ABD'nin toplam borcu (kamu ve özel) 44 trilyon dolar; mortgage sistemindeki toplam borç stoku neredeyse 50 trilyon dolar. Yani, dünyanın en büyük ekonomisi, dünyanın en borçlu ekonomisi aynı zamanda. İyidir, kötüdür yorumları bir tarafa, sadece bu tablo dahi, Amerika'nın en büyük askeri ve siyasi güç olmaktan başka çaresi olmadığını gösteriyor. Bu devasa borç stoku, dünya merkez bankalarının kasalarındaki dolar rezervleri ile finanse ediliyor, dünya ticaretinde ve para piyasalarında dolaşan yeşil dolarlarla finanse ediliyor. Kısa vadede ABD'nin güçten düşmesinin neden hiçbir ülkenin işine gelmediğini herhalde anlamışsınızdır.