Piyasalardaki türbülans baş döndürmeye devam ediyor. İnsanların vücut kimyaları ciddi ciddi bozulmaya başladı. Nedenler hakkında türlü çeşitli yorumlar yapılıyor. Küresel likidite krizi diyenler, iç siyasi gerginlik diyenler, Merkez Bankası güvenilirliğinden dem vuranlar var. Kötümser esnafı iştahla bu sebeplerin etrafına inciler dizmekle meşgul. Lakin konu makroekonomik parametrelere geldiğinde olumsuz yorumların nefesi kesiliyor. Esasen kafaların karışmasına biraz da bu "çelişki" yol açmıyor değil. Dün faizler zirve yaparken, borsa gerilerken diğer yandan da Türkiye'nin 22 yıl sonra ilk defa 5 aylık bütçe fazlası verdiğini öğrendik. Faiz Dışı Fazla'da program hedefinin üzerine çıkıldığını okuduk. Yani kamu maliyesinde bir yıl veya altı ay öncesine göre bir bozulma yok. Hükümet IMF destekli programı kararlılıkla uyguluyor. Türkiye'nin o krizden bu krize sürüklendiği 90'lı yıllarda ekonominin başına bela olan iki konu vardı: Mali disiplin yokluğu ve bankacılık sisteminin risklere çok açık zayıf yapısı. Bugün ise her iki "bela" da aşılmış durumda. Bütçe artık delik deşik değil, bankacılık sistemi "yabancı katkısının da etkisiyle" düne göre çok daha sağlam... Gelin görün ki... Piyasada oluşan ve yavaş yavaş vatandaşa da yansıyan bir tedirginlik var. Türkiye'ye tedirgin bakanlar çoğalıyor. Zira, "şu veya bu şekilde" zihinler karışmış görünüyor. Yılbaşından itibaren giderek dozu artırılan "siyasi gerginlik" senaryosu küresel daralma ile birleşince "çifte etki" oluşturuyor. Hükümet bu "gerginleştirme" sürecinde maalesef proaktif davranamadı. Ak Parti iktidarının en kuvvetli olduğu ve seçmene vereceği en güçlü mesajı dayandıracağı alan ekonomik iyileşme. Gerçekten son 3 yıl yakın tarihin yapısal anlamda en başarılı dönemi oldu. Ama ekonominin gerginliklerden ve siyasi beklentilerin bozulmasından da fazlasıyla etkilendiğini görmekte galiba zorlandı Hükümet. Zihinler bu yüzden bulanmaya başladı. Beklenti yönetimi çok önemlidir. Ak Parti iktidarı, gözalıcı ekonomik performansının bozulan beklentiler yüzünden gölgelenmesini istemiyorsa, bulanan zihinleri berraklaştıracak adımları atmalı ve "gerginleştirme" oyununun bir parçası olmaktan ne yapıp edip kaçınmalıdır.